Ülkemizde henüz iyi tanınmıyor olsa da tercüme, çok önemli bir sanat ve bilim dalıdır. Ancak akademik çeviri eğitimi ve bu alanda şimdiye kadar konmuş olan kurallar, mevcut sorunları ve tereddütleri henüz ortadan kaldıramamıştır.
Son yıllarda önem kazanan -özellikle- çevirilerin, büyük kısmının kaliteli olduğunu söylemek -ne yazık ki- mümkün değildir. Çünkü toplumumuz, bilimin bu alanına henüz yabancıdır. Türkiye'nin, önemli gerçeklerinden biri olan yaygın ideolojik tutumların, bu ülkede bilime ve aydınlanmaya tarafsız olarak hizmet eden herkesin karşısında tehlikeli engeller oluşturmaya ısrarla devam ettiğini bu münasebetle vurgulamak gerekir!
Elinizdeki kitabın amacı; çeviriyi -sanat ve meslek olarak- tanıtmak, aynı zamanda bu sanatın pratiğinde öğrenciye ideal bir rehberlik yaparak bu konuda uzmanlaşmak isteyenlere destek sağlamaktır. Nitekim çeviri konusunda bugüne kadar Türkçe yazılmış özgün eserler hem çok yenidirler hem de sayı ve kalite bakımından yeterli oldukları söylenemez. İncelenecek olursa -özellikle Arapça öğrenmek isteyenler için- hazırlanan bu çalışmaların, tercüme kılavuzları olmaktan çok birer gramer kitabı niteliğini taşıdıkları açıkça görülecektir.
Kalkınmamış toplumlarda, tabiatıyla tercümeye pek ihtiyaç duyulmaz. Kendi içine çekilmiş, dünyadan kopuk topluluklar arasında tercüme pek önemsenmez. Ne var ki tercümenin bilime, uygarlığa yardımcı bir faaliyet alanı olduğunu kabul etmek zorundayız. Sosyal hayatın temel taşlarından olan haberleşme, bilişim ve bu kanallarla sağlanacak yardımlaşma ve yapıcı faaliyetler için tercüme oldukça önemli bir araçtır.
Dünyamız, maalesef karartmış olan günümüzdeki anarşi ortamını, barış ve sevginin hakim olduğu bir dünyaya dönüştürmek için çeşitli vesileler arasında tercümenin de büyük bir rol oynayabileceğine inanmamız ve bu değerli sanata sahip çıkmamız gerekiyor.
Ülkemizde henüz iyi tanınmıyor olsa da tercüme, çok önemli bir sanat ve bilim dalıdır. Ancak akademik çeviri eğitimi ve bu alanda şimdiye kadar konmuş olan kurallar, mevcut sorunları ve tereddütleri henüz ortadan kaldıramamıştır.
Son yıllarda önem kazanan -özellikle- çevirilerin, büyük kısmının kaliteli olduğunu söylemek -ne yazık ki- mümkün değildir. Çünkü toplumumuz, bilimin bu alanına henüz yabancıdır. Türkiye'nin, önemli gerçeklerinden biri olan yaygın ideolojik tutumların, bu ülkede bilime ve aydınlanmaya tarafsız olarak hizmet eden herkesin karşısında tehlikeli engeller oluşturmaya ısrarla devam ettiğini bu münasebetle vurgulamak gerekir!
Elinizdeki kitabın amacı; çeviriyi -sanat ve meslek olarak- tanıtmak, aynı zamanda bu sanatın pratiğinde öğrenciye ideal bir rehberlik yaparak bu konuda uzmanlaşmak isteyenlere destek sağlamaktır. Nitekim çeviri konusunda bugüne kadar Türkçe yazılmış özgün eserler hem çok yenidirler hem de sayı ve kalite bakımından yeterli oldukları söylenemez. İncelenecek olursa -özellikle Arapça öğrenmek isteyenler için- hazırlanan bu çalışmaların, tercüme kılavuzları olmaktan çok birer gramer kitabı niteliğini taşıdıkları açıkça görülecektir.
Kalkınmamış toplumlarda, tabiatıyla tercümeye pek ihtiyaç duyulmaz. Kendi içine çekilmiş, dünyadan kopuk topluluklar arasında tercüme pek önemsenmez. Ne var ki tercümenin bilime, uygarlığa yardımcı bir faaliyet alanı olduğunu kabul etmek zorundayız. Sosyal hayatın temel taşlarından olan haberleşme, bilişim ve bu kanallarla sağlanacak yardımlaşma ve yapıcı faaliyetler için tercüme oldukça önemli bir araçtır.
Dünyamız, maalesef karartmış olan günümüzdeki anarşi ortamını, barış ve sevginin hakim olduğu bir dünyaya dönüştürmek için çeşitli vesileler arasında tercümenin de büyük bir rol oynayabileceğine inanmamız ve bu değerli sanata sahip çıkmamız gerekiyor.