Bu kitap, son büyük Mesnevi şarihlerinden Tahirü'l-Mevlevi'nin bilinen tek romanıdır. Sufi, şair, gazeteci, öğretmen ve mütercim gibi pek çok sıfatın sahibi olan bu büyük ve ilginç kültür adamı, 2. Meşrutiyet'ten sonra Prens Sabahattin'in teşebbüs-i şahsi düşüncesinin tesirinde kalarak bir grup arkadaşıyla Rehber-i Vatan adlı bir gazete çıkarmaya başlamıştır. Ne var ki gazete sadece bir buçuk nüsha çıkabilmiş ve acemisi oldukları bu işten hemen vazgeçmişlerdir. Romanın esası yazarın bu macerasıdır ancak Tahirü'l-Mevlevi bunun yanında bize İstanbul'un ve İstanbul Belediyesi'nin o zamanki hâlini, sosyal ilişkileri, dostlukları, devrin adabımuaşeretini, yarım aydınımızın acınası züppeliğini, dilde tasfiyecileri, medreselilerin Arapçaya sıkışıp kalmışlıklarını, memurların yoksulluğunu ve eski hayatımıza dair daha bir yığın ayrıntıyı kendisine özgü o çok hoş mizahıyla anlatır. Bu anlamda Teşebbüs-i Şahsi, 20. yüzyıl başındaki hayatımızın ve elbette İstanbul'un baktıkça gülümseten güzel bir fotoğrafıdır.
Bu kitap, son büyük Mesnevi şarihlerinden Tahirü'l-Mevlevi'nin bilinen tek romanıdır. Sufi, şair, gazeteci, öğretmen ve mütercim gibi pek çok sıfatın sahibi olan bu büyük ve ilginç kültür adamı, 2. Meşrutiyet'ten sonra Prens Sabahattin'in teşebbüs-i şahsi düşüncesinin tesirinde kalarak bir grup arkadaşıyla Rehber-i Vatan adlı bir gazete çıkarmaya başlamıştır. Ne var ki gazete sadece bir buçuk nüsha çıkabilmiş ve acemisi oldukları bu işten hemen vazgeçmişlerdir. Romanın esası yazarın bu macerasıdır ancak Tahirü'l-Mevlevi bunun yanında bize İstanbul'un ve İstanbul Belediyesi'nin o zamanki hâlini, sosyal ilişkileri, dostlukları, devrin adabımuaşeretini, yarım aydınımızın acınası züppeliğini, dilde tasfiyecileri, medreselilerin Arapçaya sıkışıp kalmışlıklarını, memurların yoksulluğunu ve eski hayatımıza dair daha bir yığın ayrıntıyı kendisine özgü o çok hoş mizahıyla anlatır. Bu anlamda Teşebbüs-i Şahsi, 20. yüzyıl başındaki hayatımızın ve elbette İstanbul'un baktıkça gülümseten güzel bir fotoğrafıdır.