Halil İçöz'ün Tepih adlı eserinde Osmanlı'nın son dönemlerine gittim. Cano ve Kawe'nin evine konuk oldum. Ailelerini tanıdım. Onların aşkına şahit oldum. Ve Cano'nun askere alınıp Arap ellerinde savrulmasına, hatta köleliğine. İçim sızım sızım sızladı. Cano'yu hüzünle takip ettim her gittiği yerde.
Tespih adlı romanında bunu anlıyoruz işte. O çağda ve günümüzde yaşayan olaylar nedeniyle insanlara savaş gerekli diye yutturulmasının, insanların evinden, ailerinden, günlük işlerinden koparılmalarının zalimliğini, hatta bunun bir çeşit kölelik olduğunu anlıyoruz. Vicdani ret hakkının ne kadar gerçekçi, insani bir talep olduğunu hissediyor, hatta düşünüyoruz. Öylesine yalın bir anlatım var ki Halil İçöz'ün, hüzünlenirken silkiniyor, kendimize geliyoruz.
Halil İçöz'ün Tepih adlı eserinde Osmanlı'nın son dönemlerine gittim. Cano ve Kawe'nin evine konuk oldum. Ailelerini tanıdım. Onların aşkına şahit oldum. Ve Cano'nun askere alınıp Arap ellerinde savrulmasına, hatta köleliğine. İçim sızım sızım sızladı. Cano'yu hüzünle takip ettim her gittiği yerde.
Tespih adlı romanında bunu anlıyoruz işte. O çağda ve günümüzde yaşayan olaylar nedeniyle insanlara savaş gerekli diye yutturulmasının, insanların evinden, ailerinden, günlük işlerinden koparılmalarının zalimliğini, hatta bunun bir çeşit kölelik olduğunu anlıyoruz. Vicdani ret hakkının ne kadar gerçekçi, insani bir talep olduğunu hissediyor, hatta düşünüyoruz. Öylesine yalın bir anlatım var ki Halil İçöz'ün, hüzünlenirken silkiniyor, kendimize geliyoruz.