Ömer Fuadî'ye ait el-Makaletü't-tevsîkiyye ve'r-risaletü't-tevhîdiyye adlı bu risale, harflerin edebî yönden işaretlerine ilişkin olup “beyan”ın güzelliğinin sûfî bilginin zevkleriyle mezcolmuş eşsiz bir örneği sayılabilir. Elinizdeki bu risale ilk defa tahkik ve tercüme edilmiştir. Yazar risaledeki amacının, kelime-i tevhidin zahiren inceliklerine ve batınen manalarının hakikatlerine işaret etmek olduğunu açıkça belirtmektedir. Ayrıca, bu işaretlerde, kendisinden önce bu yöntemi takip eden arif muhakkikleri takip ettiğini söylemektedir. Kelime-i tevhidin harflerinin işaretlerini üç mertebeye ayırmıştır. Bunlar; (i) ehl-i imandan olan avam için olan işaretler, (ii) saliklerden olan havas için olan işaretler ve (iii) vasıllardan olan havassu'l-havas için olan işaretlerdir. Yazarın feyzî laiha olarak zikrettiği açıklamalarının güzelliği ve inceliği şu ibareden okunabilir: Kim kalp denizine dalar ve dalmasıyla ruhun derinliklerine iner ve sır sedefine ulaşır, onu sırr-ı hafî gözüyle görür, sırr-ı ahfa eliyle alır ve mutlak hafa kesesine koyar, bu derin denizden mübarek bir karaya çıkarsa, işte o kişi, sıfatlara ilişkin bu sedefi çıkartmış, ondan da Hz. Muhammed'in (sav.) zatî varlığının incisini çıkartmış, O'nun halini ve kemalini bilmiş ve O'nun yakınlık ve vuslatını müşahede etmiş olur.
Ömer Fuadî'ye ait el-Makaletü't-tevsîkiyye ve'r-risaletü't-tevhîdiyye adlı bu risale, harflerin edebî yönden işaretlerine ilişkin olup “beyan”ın güzelliğinin sûfî bilginin zevkleriyle mezcolmuş eşsiz bir örneği sayılabilir. Elinizdeki bu risale ilk defa tahkik ve tercüme edilmiştir. Yazar risaledeki amacının, kelime-i tevhidin zahiren inceliklerine ve batınen manalarının hakikatlerine işaret etmek olduğunu açıkça belirtmektedir. Ayrıca, bu işaretlerde, kendisinden önce bu yöntemi takip eden arif muhakkikleri takip ettiğini söylemektedir. Kelime-i tevhidin harflerinin işaretlerini üç mertebeye ayırmıştır. Bunlar; (i) ehl-i imandan olan avam için olan işaretler, (ii) saliklerden olan havas için olan işaretler ve (iii) vasıllardan olan havassu'l-havas için olan işaretlerdir. Yazarın feyzî laiha olarak zikrettiği açıklamalarının güzelliği ve inceliği şu ibareden okunabilir: Kim kalp denizine dalar ve dalmasıyla ruhun derinliklerine iner ve sır sedefine ulaşır, onu sırr-ı hafî gözüyle görür, sırr-ı ahfa eliyle alır ve mutlak hafa kesesine koyar, bu derin denizden mübarek bir karaya çıkarsa, işte o kişi, sıfatlara ilişkin bu sedefi çıkartmış, ondan da Hz. Muhammed'in (sav.) zatî varlığının incisini çıkartmış, O'nun halini ve kemalini bilmiş ve O'nun yakınlık ve vuslatını müşahede etmiş olur.