Tokcay, Tayland'ın kuzeydoğusunda yaşayan bir köpektir. On dört yıllık yaşamında pek çok şey görmüş ve geçirmiştir. Ömrünün son günlerinde hasta, kör ve bir nebze topaldır. Köydeki evin bahçesinde uyuklayarak geçirdiği bu son günde, bir yandan geçmişin tatlı anılarıyla kendi kendisini eğlendirmeye çalışırken bir yandan da anlam, bilinç, dostluk, aşk, sadakat gibi konularda derin düşüncelere dalmaktadır...
Şöyle diyor Tokcay, biricik aşkı Kahve'yi anımsadığı satırlarda: Âşık olduktan sonra; âşık olmadan önceki hayatında nasıl mutlu olduğunu, günlerini nasıl geçirdiğini, kendini nelerle meşgul ettiğini unutuyorsun. Aşk kendisinden önce yaşanmış mutsuzlukları değil de mutlulukları siliyor, onları görünmez hale getiriyor, bencilce bir sahip çıkışla aşksız yaşamlara yukarıdan bakıyor. Öyle ki kendisinden önceki hayat, lambanın yanına konmuş, yanıp yanmadığı bile kimsenin umurunda olmayan bir mum gibi cılız ve ezik kalıyor.
Tokcay, Tayland'ın kuzeydoğusunda yaşayan bir köpektir. On dört yıllık yaşamında pek çok şey görmüş ve geçirmiştir. Ömrünün son günlerinde hasta, kör ve bir nebze topaldır. Köydeki evin bahçesinde uyuklayarak geçirdiği bu son günde, bir yandan geçmişin tatlı anılarıyla kendi kendisini eğlendirmeye çalışırken bir yandan da anlam, bilinç, dostluk, aşk, sadakat gibi konularda derin düşüncelere dalmaktadır...
Şöyle diyor Tokcay, biricik aşkı Kahve'yi anımsadığı satırlarda: Âşık olduktan sonra; âşık olmadan önceki hayatında nasıl mutlu olduğunu, günlerini nasıl geçirdiğini, kendini nelerle meşgul ettiğini unutuyorsun. Aşk kendisinden önce yaşanmış mutsuzlukları değil de mutlulukları siliyor, onları görünmez hale getiriyor, bencilce bir sahip çıkışla aşksız yaşamlara yukarıdan bakıyor. Öyle ki kendisinden önceki hayat, lambanın yanına konmuş, yanıp yanmadığı bile kimsenin umurunda olmayan bir mum gibi cılız ve ezik kalıyor.