Cinsiyetçi ideolojiye göre, toplumda kadın olmak; erkekler tarafından tanımlanmayı, onlar tarafından belirlenmeyi gerektirir. Dolayısıyla erkekler tarafından belirlenen ve tanımlanan kadın aynı zamanda toplumsal yapıda erkekler tarafından da konumlandırılmaktadır. Erkekler, kendilerine kamusal alanı uygun görürken, kadınlara da özel alan olan aileyi uygun görmektedirler. Kadını, aile içerisinde iyi bir eş, iyi bir anne olarak idealleştiren / kodlayan ataerkil sistem, erkeği de hem kamusal alanda hem de özel alanda güçlü, otoriter, karar alıcı ve uygulayıcı olarak kodlamaktadır.
Erkek otoritesine dayanan ataerkil sistemin biçimlendirdiği toplumlarda kadın ve erkek, hala toplumsal cinsiyete dayalı olarak eşitsizlikler yaşamaktadır. Söz konusu bu eşitsizlikler, bir insan hakları ihlali olan ve bir toplum sağlığı sorunu olan şiddetin de kaynağını oluşturmaktadır. Tarihsel sürece bakıldığında hep var olmuş ve günümüzde de var olmaya devam eden, bireylerin fiziksel ve ruhsal olarak yara almasını, zarar görmesini ifade eden şiddet, özellikle toplumda Kadın'ı mağdur etmektedir.
Elinizdeki derleme kitap, toplumsal cinsiyete ilişkin kapsamlı bir terminoloji bilgisi vermenin yanı sıra toplumsal cinsiyet bağlamında oluşan ve gelişen cinsiyetçi algının, toplumsal kurumlara nasıl yansıdığını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olan kadına yönelik şiddeti ele almıştır.
Anneme…
Yaşım küçük biliyorum ama şiddetin yerine sevginin her sorunu çözdüğünü, iyi bir iletişim sağladığını, insanların kalplerini yumuşattığını ve yüzlerini güldürdüğünü hem çevremde hem de medyada gördüm. Sevgi, insanları mutlu eden bir şey, büyükler neden şiddeti azaltmayı, sevgiyi çoğaltmayı düşünmüyorlar bilmiyorum. Şiddetsiz bir hayat diliyor, Annemi şiddetle mücadelesinde bir oğul olarak, bir erkek olarak destekliyorum. Ata Deniz.
Cinsiyetçi ideolojiye göre, toplumda kadın olmak; erkekler tarafından tanımlanmayı, onlar tarafından belirlenmeyi gerektirir. Dolayısıyla erkekler tarafından belirlenen ve tanımlanan kadın aynı zamanda toplumsal yapıda erkekler tarafından da konumlandırılmaktadır. Erkekler, kendilerine kamusal alanı uygun görürken, kadınlara da özel alan olan aileyi uygun görmektedirler. Kadını, aile içerisinde iyi bir eş, iyi bir anne olarak idealleştiren / kodlayan ataerkil sistem, erkeği de hem kamusal alanda hem de özel alanda güçlü, otoriter, karar alıcı ve uygulayıcı olarak kodlamaktadır.
Erkek otoritesine dayanan ataerkil sistemin biçimlendirdiği toplumlarda kadın ve erkek, hala toplumsal cinsiyete dayalı olarak eşitsizlikler yaşamaktadır. Söz konusu bu eşitsizlikler, bir insan hakları ihlali olan ve bir toplum sağlığı sorunu olan şiddetin de kaynağını oluşturmaktadır. Tarihsel sürece bakıldığında hep var olmuş ve günümüzde de var olmaya devam eden, bireylerin fiziksel ve ruhsal olarak yara almasını, zarar görmesini ifade eden şiddet, özellikle toplumda Kadın'ı mağdur etmektedir.
Elinizdeki derleme kitap, toplumsal cinsiyete ilişkin kapsamlı bir terminoloji bilgisi vermenin yanı sıra toplumsal cinsiyet bağlamında oluşan ve gelişen cinsiyetçi algının, toplumsal kurumlara nasıl yansıdığını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olan kadına yönelik şiddeti ele almıştır.
Anneme…
Yaşım küçük biliyorum ama şiddetin yerine sevginin her sorunu çözdüğünü, iyi bir iletişim sağladığını, insanların kalplerini yumuşattığını ve yüzlerini güldürdüğünü hem çevremde hem de medyada gördüm. Sevgi, insanları mutlu eden bir şey, büyükler neden şiddeti azaltmayı, sevgiyi çoğaltmayı düşünmüyorlar bilmiyorum. Şiddetsiz bir hayat diliyor, Annemi şiddetle mücadelesinde bir oğul olarak, bir erkek olarak destekliyorum. Ata Deniz.