Tanzimat ve 2. Meşrutiyet döneminin gazeteci ve fikir adamı yönüyle tanınan Mehmet Murat, çıkardığı Mizan gazetesiyle özdeşleşmiş ve hemen bütün kaynaklarda Mizancı Murat adıyla anılmıştır. Turfanda mı yoksa Turfa mı Cezayir'de büyümüş, Fransa'da eğitim görmüş ve tıp eğitimini tamamladıktan sonra devletine hizmet etmek için İstanbul'a gelmiş bir gencin, Mansur'un romanıdır.
İdealist bir genç olan Mansur, yazarın bütün olumlu özellikleri zaman zaman abartılarak üzerinde topladığı bir tiptir. Devletine hizmet etmeyi en önemli amaç edinmiştir. Ancak göreve başladığı bir devlet dairesindeki olumsuzlukları görmesi onu hayal kırıklığına uğratır. Buna rağmen hizmet duygusunu kaybetmez. Doktorluktan elde ettiği kazancını halkın eğitimi için harcar. Romanın sonunda gittiği Manisa'nın bir köyünde okul açarak ideal anlamda eğitimi gerçekleştirir. Aynı şekilde memleketi Cezayir'deki öğrenciler için de bir okul kurdurur. Eğitimi, özellikle de kadınların eğitimini ülkenin “olmazsa olmaz” larının başında düşünür. Devlet uğrundaki son görevini de meşhur 93 Harbi'ne katılarak gösterir.
Roman devrinin bütün çarpıklıklarını eleştirir. Devlet dairelerinin durumu, yöneticilerin beceriksizliği, ahlakî bozulmalar, eğitimsizlik hep onun eleştirilerinden nasibini alır.
Turfanda mı yoksa Turfa mı içerdiği fikirler bakımından dönemi için oldukça önemli bir eser olması ve eserde ele alınan sorunların günümüzde de tartışılıyor olması onun günümüzde de geçerliliğini sürdürmesine yol açmıştır diyebiliriz.
Tanzimat ve 2. Meşrutiyet döneminin gazeteci ve fikir adamı yönüyle tanınan Mehmet Murat, çıkardığı Mizan gazetesiyle özdeşleşmiş ve hemen bütün kaynaklarda Mizancı Murat adıyla anılmıştır. Turfanda mı yoksa Turfa mı Cezayir'de büyümüş, Fransa'da eğitim görmüş ve tıp eğitimini tamamladıktan sonra devletine hizmet etmek için İstanbul'a gelmiş bir gencin, Mansur'un romanıdır.
İdealist bir genç olan Mansur, yazarın bütün olumlu özellikleri zaman zaman abartılarak üzerinde topladığı bir tiptir. Devletine hizmet etmeyi en önemli amaç edinmiştir. Ancak göreve başladığı bir devlet dairesindeki olumsuzlukları görmesi onu hayal kırıklığına uğratır. Buna rağmen hizmet duygusunu kaybetmez. Doktorluktan elde ettiği kazancını halkın eğitimi için harcar. Romanın sonunda gittiği Manisa'nın bir köyünde okul açarak ideal anlamda eğitimi gerçekleştirir. Aynı şekilde memleketi Cezayir'deki öğrenciler için de bir okul kurdurur. Eğitimi, özellikle de kadınların eğitimini ülkenin “olmazsa olmaz” larının başında düşünür. Devlet uğrundaki son görevini de meşhur 93 Harbi'ne katılarak gösterir.
Roman devrinin bütün çarpıklıklarını eleştirir. Devlet dairelerinin durumu, yöneticilerin beceriksizliği, ahlakî bozulmalar, eğitimsizlik hep onun eleştirilerinden nasibini alır.
Turfanda mı yoksa Turfa mı içerdiği fikirler bakımından dönemi için oldukça önemli bir eser olması ve eserde ele alınan sorunların günümüzde de tartışılıyor olması onun günümüzde de geçerliliğini sürdürmesine yol açmıştır diyebiliriz.