Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Bu ayki sayımıza Orhan Şaik Gökyay ve Kazak Türkolog Alkey Margulan'ın, birbirlerine yazdıkları ve kütüphanelerinin tozlu raflarında kalan mektuplar ile başlıyoruz. Gökyay'ın Margulan'a gönderdiği mektupların Otrar Kütüphanesi'nde ortaya çıkmasından sonra Abdulvahap Kara, Margulan'ın Türkiye'ye gönderdiği mektupların izini sürüyor. Mektuplar büyük ölçüde Dede Korkut Destanı üzerine olsa da farklı konularla ilgili yazışmalar da mevcut. Kara, ayrıca Alkey Margulan'ın diğer Türk bilim adamlarıyla olan mektuplaşmalarını da makalesinde dile getiriyor.
Selahaddin Halilov ise Cafer Cabbarlı ve Sartre'ı karşılaştırıyor. Makalesine özellikle benzer noktalardan başlasa da aslında iki yazarın birbirinden tamamen farklı olduğunu ve bu benzerliklerin okurları aldatmaması gerektiğini dile getiriyor. Bu yazı hem Azerbaycan edebiyatı hem de Sartre ile ilgilenenler için nefis bir kaynak niteliğinde. Tarık Fatih Ardıç bu sayımızda, postmodernizm dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Jean Baudrillard hakkında yazdığı incelemeyle yer alıyor. Bugün çokça eleştirilen ve değerlerin yitirilmesine zemin hazırlamakla suçlanan postmodernizmi anlamak için bu yazıya mutlaka göz atmalısınız. Meral Demiryürek; Kıbrıslı gazeteci, yazar, siyasetçi ve geçtiğimiz günlerde adından sıkça bahsedilen Kutlu Adalı'nın yazarlık serüvenine bizi de ortak ediyor. Demiryürek özellikle Kutlu Adalı'nın üzerindeki Türkiye etkisine değinerek Kağnı Yolu adlı eserini inceliyor. Necdet Ekici belki de “salgın edebiyatı” olarak adlandırılacak bu dönem için örnek bir hikâyeyle; bilimkurgu eserleriyle tanıdığımız Sadık Yemni ise okurun zaman algısını bertaraf eden bir hikâyeyle Temmuz sayımızdaki yerlerini alıyorlar. C. Aslan ise makalesinde Cengiz Aytmatov'un eserlerindeki millî değerleri ele alarak Cengiz Aytmatov'un eserlerinin millî kimlik bilincinin oluşmasındaki önemine vurgu yapıyor. Süleyman Berk, fetihten sonra İstanbul'da gelişen hat sanatını selis örnekleriyle sunuyor ve bu sanat eserlerinin fethin manevi yönünü pekiştirdiğini dile getiriyor. Süleyman Berk'e göre fetih sanatla ile birleştiğinde tamamlanıyor.
Funda Özsoy E. ise Sinan Yılmaz'ın Üsküdar Kitabı'nı temel alarak bu güzide ilçemizi karış karış adımlıyor. Bu seyahat sırasında da kâh kendi izlenimlerini kâh kitaptaki ilginç anekdotları bizlere aktarıyor. Bir vefa yazısıyla bizleri selamlayan Yüksel Topaloğlu, vefatının 25. yılında Necmettin Hacıeminoğlu'nu yâd ediyor. Halime S. Atalay bu sayıda Türkiye'nin modernleşme sürecinde geçirdiği merhaleleri ve bu sürecin getirdiği toplumsal ve kültürel sancıları okurlarımızla paylaşıyor. Hakan Kaya, hiç gelmeyecek bir dostun hasretini çekerken Derya Çetin, modern zamanların dervişini kaleme alıyor. Ayşe Göktürk Tunceroğlu her zamanki gibi Türk illerinde… Bizleri Semerkand'a, Şâh-ı Zinde'ye götürüyor.
Şiir bölümümüzde ise Selim Tunçbilek, Suavi Kemal Yazgıç, Huraman Hüseyn, Bülent Sayak, Mehmet Baş ve Mevlüt Kaan Akçatepe duyguların söze döküldüğü mısralarıyla yer alıyorlar. Kitaplık ve Ajanda bölümümüz ise hem hacim hem de muhteva yönünden bu ay da dopdolu.
Herkese iyi okumalar dileriz...
Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Bu ayki sayımıza Orhan Şaik Gökyay ve Kazak Türkolog Alkey Margulan'ın, birbirlerine yazdıkları ve kütüphanelerinin tozlu raflarında kalan mektuplar ile başlıyoruz. Gökyay'ın Margulan'a gönderdiği mektupların Otrar Kütüphanesi'nde ortaya çıkmasından sonra Abdulvahap Kara, Margulan'ın Türkiye'ye gönderdiği mektupların izini sürüyor. Mektuplar büyük ölçüde Dede Korkut Destanı üzerine olsa da farklı konularla ilgili yazışmalar da mevcut. Kara, ayrıca Alkey Margulan'ın diğer Türk bilim adamlarıyla olan mektuplaşmalarını da makalesinde dile getiriyor.
Selahaddin Halilov ise Cafer Cabbarlı ve Sartre'ı karşılaştırıyor. Makalesine özellikle benzer noktalardan başlasa da aslında iki yazarın birbirinden tamamen farklı olduğunu ve bu benzerliklerin okurları aldatmaması gerektiğini dile getiriyor. Bu yazı hem Azerbaycan edebiyatı hem de Sartre ile ilgilenenler için nefis bir kaynak niteliğinde. Tarık Fatih Ardıç bu sayımızda, postmodernizm dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Jean Baudrillard hakkında yazdığı incelemeyle yer alıyor. Bugün çokça eleştirilen ve değerlerin yitirilmesine zemin hazırlamakla suçlanan postmodernizmi anlamak için bu yazıya mutlaka göz atmalısınız. Meral Demiryürek; Kıbrıslı gazeteci, yazar, siyasetçi ve geçtiğimiz günlerde adından sıkça bahsedilen Kutlu Adalı'nın yazarlık serüvenine bizi de ortak ediyor. Demiryürek özellikle Kutlu Adalı'nın üzerindeki Türkiye etkisine değinerek Kağnı Yolu adlı eserini inceliyor. Necdet Ekici belki de “salgın edebiyatı” olarak adlandırılacak bu dönem için örnek bir hikâyeyle; bilimkurgu eserleriyle tanıdığımız Sadık Yemni ise okurun zaman algısını bertaraf eden bir hikâyeyle Temmuz sayımızdaki yerlerini alıyorlar. C. Aslan ise makalesinde Cengiz Aytmatov'un eserlerindeki millî değerleri ele alarak Cengiz Aytmatov'un eserlerinin millî kimlik bilincinin oluşmasındaki önemine vurgu yapıyor. Süleyman Berk, fetihten sonra İstanbul'da gelişen hat sanatını selis örnekleriyle sunuyor ve bu sanat eserlerinin fethin manevi yönünü pekiştirdiğini dile getiriyor. Süleyman Berk'e göre fetih sanatla ile birleştiğinde tamamlanıyor.
Funda Özsoy E. ise Sinan Yılmaz'ın Üsküdar Kitabı'nı temel alarak bu güzide ilçemizi karış karış adımlıyor. Bu seyahat sırasında da kâh kendi izlenimlerini kâh kitaptaki ilginç anekdotları bizlere aktarıyor. Bir vefa yazısıyla bizleri selamlayan Yüksel Topaloğlu, vefatının 25. yılında Necmettin Hacıeminoğlu'nu yâd ediyor. Halime S. Atalay bu sayıda Türkiye'nin modernleşme sürecinde geçirdiği merhaleleri ve bu sürecin getirdiği toplumsal ve kültürel sancıları okurlarımızla paylaşıyor. Hakan Kaya, hiç gelmeyecek bir dostun hasretini çekerken Derya Çetin, modern zamanların dervişini kaleme alıyor. Ayşe Göktürk Tunceroğlu her zamanki gibi Türk illerinde… Bizleri Semerkand'a, Şâh-ı Zinde'ye götürüyor.
Şiir bölümümüzde ise Selim Tunçbilek, Suavi Kemal Yazgıç, Huraman Hüseyn, Bülent Sayak, Mehmet Baş ve Mevlüt Kaan Akçatepe duyguların söze döküldüğü mısralarıyla yer alıyorlar. Kitaplık ve Ajanda bölümümüz ise hem hacim hem de muhteva yönünden bu ay da dopdolu.
Herkese iyi okumalar dileriz...