Hicri dördüncü yüzyılın başlarında Ebu'l-Hasan el-Eş'ari Mu'tezileden ayrılarak yeni bir itikadi mezhep tesis ederken: yine aynı dönemde Ebu Mansur el-Maturidi de Maveraünnehir bölgesinde benzer bir mücadelenin içerisindedir. İslam düşünce tarihinde daha sonraki yüzyıllarda kelam ilmi alanında yapılan çalışmalara baktığımızda Ehl-i Sünnet kelamcılarından bu iki alimden birinin yolundan yürüdüklerini görmekteyiz.
Osmanlılar dönemindeki alimler genellikle Hanefi - Maturidi mezhebinden oldukları halde, onların kelam ilmine ait senetleri el-Maturidi ve Ebu Hanife'ye değil de el-Eş'ari'ye ulaşmaktadır. Bu durum ise Selçuklular ve Osmanlılar döneminde medresenin teşekkülüyle yakından ilgilidir. Bu eser Osmanlılar öncesi ve Osmanlılar dönemi Türk kelamcılarının biyografilerini ve eserlerini ilk kaynaklara inerek verirken yukarıda işaret edilen hususlara da açıklık getiriyor.
Hicri dördüncü yüzyılın başlarında Ebu'l-Hasan el-Eş'ari Mu'tezileden ayrılarak yeni bir itikadi mezhep tesis ederken: yine aynı dönemde Ebu Mansur el-Maturidi de Maveraünnehir bölgesinde benzer bir mücadelenin içerisindedir. İslam düşünce tarihinde daha sonraki yüzyıllarda kelam ilmi alanında yapılan çalışmalara baktığımızda Ehl-i Sünnet kelamcılarından bu iki alimden birinin yolundan yürüdüklerini görmekteyiz.
Osmanlılar dönemindeki alimler genellikle Hanefi - Maturidi mezhebinden oldukları halde, onların kelam ilmine ait senetleri el-Maturidi ve Ebu Hanife'ye değil de el-Eş'ari'ye ulaşmaktadır. Bu durum ise Selçuklular ve Osmanlılar döneminde medresenin teşekkülüyle yakından ilgilidir. Bu eser Osmanlılar öncesi ve Osmanlılar dönemi Türk kelamcılarının biyografilerini ve eserlerini ilk kaynaklara inerek verirken yukarıda işaret edilen hususlara da açıklık getiriyor.