Ağrı Dağı, Türk Kültür Tarihinde çok önemli bir rol oynamasına rağmen, şimdiye kadar sempozyumlarda çok az değerlendirilmiştir. Ağrı Dağı, Kutsal Kitap Tevrat'ta 'r-r-t' olarak geçmekte ve 'Hari Ararat', yani 'Dağlık Ararat' olarak adlandırılmaktadır. Tevrat'ta geçen 'r-r-t' adı, M.Ö.9.-6. yüzyıllar arasında başta Doğu Anadolu bölgesi olmak üzere, Kafkasya ve Kuzeybatı İran bölgelerinde güçlü bir krallık kuran Urartu'nun İbranice adıdır. Bu yüzden 'Hari Ararat', yani 'Dağlık Ararat' adının ermenice ile uzaktan veya yakından herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bilindiği gibi ermeniler Ağrı Dağı'na 'Masi', yani 'Yüksek Dağ' demektedirler. iranlılar AĞrı Dağı'nı 'Nuh'un Dağı' anlamına gelen 'Kuh-i Nuh' olarak adlandırmışlardır. Araplar ise Büyük Ağrı'ya 'Cebelu'l Haris', Küçük Ağrı'ya ise 'Cebelu'l Huveyris' demişlerdir.
Ağrı Dağı, Türk Kültür Tarihinde çok önemli bir rol oynamasına rağmen, şimdiye kadar sempozyumlarda çok az değerlendirilmiştir. Ağrı Dağı, Kutsal Kitap Tevrat'ta 'r-r-t' olarak geçmekte ve 'Hari Ararat', yani 'Dağlık Ararat' olarak adlandırılmaktadır. Tevrat'ta geçen 'r-r-t' adı, M.Ö.9.-6. yüzyıllar arasında başta Doğu Anadolu bölgesi olmak üzere, Kafkasya ve Kuzeybatı İran bölgelerinde güçlü bir krallık kuran Urartu'nun İbranice adıdır. Bu yüzden 'Hari Ararat', yani 'Dağlık Ararat' adının ermenice ile uzaktan veya yakından herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bilindiği gibi ermeniler Ağrı Dağı'na 'Masi', yani 'Yüksek Dağ' demektedirler. iranlılar AĞrı Dağı'nı 'Nuh'un Dağı' anlamına gelen 'Kuh-i Nuh' olarak adlandırmışlardır. Araplar ise Büyük Ağrı'ya 'Cebelu'l Haris', Küçük Ağrı'ya ise 'Cebelu'l Huveyris' demişlerdir.