Cumhuriyet döneminin yarım yüzyılı çoktan geriden bırakan demokrasi deneyimini tam olarak kavrayabilmek adına politika sahnesinin aktörlerinin biyografıleri büyük önem taşımaktadır. Siyaset dünyasında aktif olarak bulunduğu 1945-1977 yılları arasında önemli olayların içinde yer alan, iki kez bakanlık ve Başbakanlık yapmış bir politikacı olarak Nihat Erim'in siyasi mücadelesini irdelemek Türk demokrasisinin farklı evrelerinin ve hatta demokrasi mücadelesinin anlaşılması bakımından önemlidir. Gençlik yıllarında ve 1945 yılında ilk milletvekili olduğu dönemde İsmet Inönü'nün yakın çevresinde bulunan Erim, 1946-1950 yılları arası demokratikleşme sürecinin önemli isimlerinden birisi olmuştur. Nihat Erim, istisna olarak değerlendirebileceğimiz 1946-1947 ve 1950-1954 arası devre hariç, her zaman iktidarla muhalefet arasındaki ilişkilerin uzlaşma ve diyalog çerçevesinde yürütülmesini savunmuştur. 12 Mart Muhtırası'ndan sonra kurulan ilk iki hükümetin Başbakanlığını üstlenen Nihat Erim, uzlaşı ve diyalog beklediği Demirel'den destek bulamamış ve göreve gelirken hedeflediği reformları yapamamıştır. Nihat Erim, prensipte siyasi idam cezasına karşı olmasına rağmen, Yassıada davaları dahil olmak üzere, yakın tarihimizin tartışılan idamlarını önlemek için çabalamışsa da başarılı olamamış ve giderek artan asayiş olaylarının sonucunda otoriter bir rejimin Başbakanlığını 1972 Nisan ayına kadar sürdürmek zorunda kalmıştır.
Cumhuriyet döneminin yarım yüzyılı çoktan geriden bırakan demokrasi deneyimini tam olarak kavrayabilmek adına politika sahnesinin aktörlerinin biyografıleri büyük önem taşımaktadır. Siyaset dünyasında aktif olarak bulunduğu 1945-1977 yılları arasında önemli olayların içinde yer alan, iki kez bakanlık ve Başbakanlık yapmış bir politikacı olarak Nihat Erim'in siyasi mücadelesini irdelemek Türk demokrasisinin farklı evrelerinin ve hatta demokrasi mücadelesinin anlaşılması bakımından önemlidir. Gençlik yıllarında ve 1945 yılında ilk milletvekili olduğu dönemde İsmet Inönü'nün yakın çevresinde bulunan Erim, 1946-1950 yılları arası demokratikleşme sürecinin önemli isimlerinden birisi olmuştur. Nihat Erim, istisna olarak değerlendirebileceğimiz 1946-1947 ve 1950-1954 arası devre hariç, her zaman iktidarla muhalefet arasındaki ilişkilerin uzlaşma ve diyalog çerçevesinde yürütülmesini savunmuştur. 12 Mart Muhtırası'ndan sonra kurulan ilk iki hükümetin Başbakanlığını üstlenen Nihat Erim, uzlaşı ve diyalog beklediği Demirel'den destek bulamamış ve göreve gelirken hedeflediği reformları yapamamıştır. Nihat Erim, prensipte siyasi idam cezasına karşı olmasına rağmen, Yassıada davaları dahil olmak üzere, yakın tarihimizin tartışılan idamlarını önlemek için çabalamışsa da başarılı olamamış ve giderek artan asayiş olaylarının sonucunda otoriter bir rejimin Başbakanlığını 1972 Nisan ayına kadar sürdürmek zorunda kalmıştır.