İntihar, Eski Yunan'da yanlış bir davranış olarak düşünülmese de, semavi dinler tarafından suç olarak görülmüştür. Bütün bunlara ve toplumsal bir tabu olmasına rağmen, intihar, tarihin hemen her döneminde karşımıza çıkan bir gerçeklik. Arka planında ticari başarısızlık, bedensel engellilik, mesleki yetersizlik gibi türlü gerekçeler olan intiharlar bir yana çok önemli bir bölümü sadece kendi toplumlarında değil uluslararası alanda da izleri olan ‘sanatçı' kişiliklerin intiharı ise oldukça dikkat çekicidir.
Dr. Faruk Güçlü'nun konu üzerine çalışmaları 30 yıllık bir geçmişe dayanıyor. İlk çalışması, Umutsuzluğun Tırmanışı İNTİHAR (1988) adıyla yayımlanmıştı. Elinizdeki çalışması ise Türkiye ve Dünyada özkıyımı seçmiş sanatçılar, özellikle de edebiyatçılar üzerine odaklanıyor. Hayatı ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmek, onu estetik sanatsal olarak güzelleştirmek uğraşındaki sanatçının, Zweig gibi, “Dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştirebilirsin” girdabında tercihe zorlanmış olması sorusu, Dr. Faruk Güçlü'nun bu kapsamlı biyografik çalışmasında yanıtı aranan en önemli hususlardan biri.
Sosyolojik, psikolojik, tarihsel ve elbette edebi olarak da sanatçı intiharlarının ortaya serdiği tablo irdelenmeye değer bir konu. Elinizdeki çalışma, bu perspektifi gerekli kılan zemini oluşturmak bakımından önemli bir kaynak niteliği taşıyor.
İntihar, Eski Yunan'da yanlış bir davranış olarak düşünülmese de, semavi dinler tarafından suç olarak görülmüştür. Bütün bunlara ve toplumsal bir tabu olmasına rağmen, intihar, tarihin hemen her döneminde karşımıza çıkan bir gerçeklik. Arka planında ticari başarısızlık, bedensel engellilik, mesleki yetersizlik gibi türlü gerekçeler olan intiharlar bir yana çok önemli bir bölümü sadece kendi toplumlarında değil uluslararası alanda da izleri olan ‘sanatçı' kişiliklerin intiharı ise oldukça dikkat çekicidir.
Dr. Faruk Güçlü'nun konu üzerine çalışmaları 30 yıllık bir geçmişe dayanıyor. İlk çalışması, Umutsuzluğun Tırmanışı İNTİHAR (1988) adıyla yayımlanmıştı. Elinizdeki çalışması ise Türkiye ve Dünyada özkıyımı seçmiş sanatçılar, özellikle de edebiyatçılar üzerine odaklanıyor. Hayatı ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmek, onu estetik sanatsal olarak güzelleştirmek uğraşındaki sanatçının, Zweig gibi, “Dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştirebilirsin” girdabında tercihe zorlanmış olması sorusu, Dr. Faruk Güçlü'nun bu kapsamlı biyografik çalışmasında yanıtı aranan en önemli hususlardan biri.
Sosyolojik, psikolojik, tarihsel ve elbette edebi olarak da sanatçı intiharlarının ortaya serdiği tablo irdelenmeye değer bir konu. Elinizdeki çalışma, bu perspektifi gerekli kılan zemini oluşturmak bakımından önemli bir kaynak niteliği taşıyor.