Japonlarla Türkler arasında kökü çok eskilere dayanan bir kardeşlik sevgisi vardır ve bu karşılıklı sevgi herhangi bir maddi çıkarla bağlantılı değildir; aksine bunun sebebi dinlerimizin farklılığına rağmen, her iki halkın da tarihin derinliklerinde Ural-Altay tipine mensup insanlar oluşu; örf ve âdetler arasındaki yakınlık ve benzerlikler kadar, uzak akrabalık bağlarıdır. Kısaca söylemek gerekirse, bugünkü Japonların ataları, Japonya'yı oluşturan adalar henüz Asya'yla bitişik olduğu dönemde, Milattan yaklaşık bin yıl önce, oralara göç etmiş olan Ural-Altay tipi insanlardır. Japonca da Tungus dilinin lehçelerindendir. Tungus dilinin ise Ural-Altay dil ailesinden olduğu bilinmektedir. Unutmamak gerekir ki, Japonlar da bizim gibi 20 veya 21 Mart gününü Nevruz Bayramı (Şumbun no Hi) olarak kutlarlar. Bu kitap, Türkçe ile Japoncanın akraba diller olduğunu örnekleri ile gözler önüne serecektir.
Japonlarla Türkler arasında kökü çok eskilere dayanan bir kardeşlik sevgisi vardır ve bu karşılıklı sevgi herhangi bir maddi çıkarla bağlantılı değildir; aksine bunun sebebi dinlerimizin farklılığına rağmen, her iki halkın da tarihin derinliklerinde Ural-Altay tipine mensup insanlar oluşu; örf ve âdetler arasındaki yakınlık ve benzerlikler kadar, uzak akrabalık bağlarıdır. Kısaca söylemek gerekirse, bugünkü Japonların ataları, Japonya'yı oluşturan adalar henüz Asya'yla bitişik olduğu dönemde, Milattan yaklaşık bin yıl önce, oralara göç etmiş olan Ural-Altay tipi insanlardır. Japonca da Tungus dilinin lehçelerindendir. Tungus dilinin ise Ural-Altay dil ailesinden olduğu bilinmektedir. Unutmamak gerekir ki, Japonlar da bizim gibi 20 veya 21 Mart gününü Nevruz Bayramı (Şumbun no Hi) olarak kutlarlar. Bu kitap, Türkçe ile Japoncanın akraba diller olduğunu örnekleri ile gözler önüne serecektir.