Ceditçilik hareketi kadimcilere karşı bir tepki olarak, 19. yüzyılın başlarında din, dil, eğitim ve siyaset alanlarında bir uyanma dönemi olarak ortaya çıkmıştır. Bu uyanış, "Usul-ı Cedit" ve "Ceditçilik" olarak da bilinmektedir. Ceditçiliğin kökü her ne kadar geriye gitse de pratik olarak ilk defa İsmail Bey Gaspıralı'nın Kırım Bahçesaray'da açtığı "Usul-ı Savtiye" yani "Usul-ı Cedit" mektebinin açılmasıyla duyulmaya başlanmış ve çok kısa bir sürede tüm Türkistan'a yayılmıştır.
"Ey Türkistan maarif işleriyle ilgilenen ortaklarım ve oğlanlarım! Ben kendim gerçi hapiste olsam da sizleri aklımdan çıkarmadım ve size bir vasiyet yazmak istedim. Beni seven ortaklarım! Benim sözlerimi iyi dinleyiniz! Biz iki aydan beri Buhara şehrinde gözaltında olup son on gündür belirsiz bir yere hapse atıldık. Ceditçi, yani kâfirlikle suçlandık. Bu yerde bekletilmemiz kararlaştırıldı. Ortaklarım Sıddîkî, Aynî, Fıtrat, Kârî ve Akabir Mahdum! Oğullarım Vedud Mahmud ve Abdulkadir Şeküri! sizlere vasiyet ederim. Maarif yolunda çalışan muallimlerin başını okşayınız! Maarife yardım ediniz. Nifakı ortadan kaldırınız! Türkistan evlatlarını ilimsiz bırakmayınız! Her ne iş yaparsanız, toplumla yapınız! Herkese özgürlüğün yolunu gösteriniz! Buhara topraklarında biran evvel bir yol başlatınız! Özgürlüğü biran evvel gün yüzüne çıkarınız! Bizim kanımızı zalim beylerden sorunuz! Maarifi Buhara topraklarında yayınız! Bizim adımızda mektepler açınız! Biz o zaman kabrimizde rahat yatarız. Benim oğlanlarıma selam söyleyiniz. Bu yol arkadaşlarımın evlatlarından haberdar olunuz!"
Ceditçilik hareketi kadimcilere karşı bir tepki olarak, 19. yüzyılın başlarında din, dil, eğitim ve siyaset alanlarında bir uyanma dönemi olarak ortaya çıkmıştır. Bu uyanış, "Usul-ı Cedit" ve "Ceditçilik" olarak da bilinmektedir. Ceditçiliğin kökü her ne kadar geriye gitse de pratik olarak ilk defa İsmail Bey Gaspıralı'nın Kırım Bahçesaray'da açtığı "Usul-ı Savtiye" yani "Usul-ı Cedit" mektebinin açılmasıyla duyulmaya başlanmış ve çok kısa bir sürede tüm Türkistan'a yayılmıştır.
"Ey Türkistan maarif işleriyle ilgilenen ortaklarım ve oğlanlarım! Ben kendim gerçi hapiste olsam da sizleri aklımdan çıkarmadım ve size bir vasiyet yazmak istedim. Beni seven ortaklarım! Benim sözlerimi iyi dinleyiniz! Biz iki aydan beri Buhara şehrinde gözaltında olup son on gündür belirsiz bir yere hapse atıldık. Ceditçi, yani kâfirlikle suçlandık. Bu yerde bekletilmemiz kararlaştırıldı. Ortaklarım Sıddîkî, Aynî, Fıtrat, Kârî ve Akabir Mahdum! Oğullarım Vedud Mahmud ve Abdulkadir Şeküri! sizlere vasiyet ederim. Maarif yolunda çalışan muallimlerin başını okşayınız! Maarife yardım ediniz. Nifakı ortadan kaldırınız! Türkistan evlatlarını ilimsiz bırakmayınız! Her ne iş yaparsanız, toplumla yapınız! Herkese özgürlüğün yolunu gösteriniz! Buhara topraklarında biran evvel bir yol başlatınız! Özgürlüğü biran evvel gün yüzüne çıkarınız! Bizim kanımızı zalim beylerden sorunuz! Maarifi Buhara topraklarında yayınız! Bizim adımızda mektepler açınız! Biz o zaman kabrimizde rahat yatarız. Benim oğlanlarıma selam söyleyiniz. Bu yol arkadaşlarımın evlatlarından haberdar olunuz!"