Cumhuriyet döneminin en az incelenen konularından biri, genel olarak azınlıkların, özel olarak da Yahudilerin ülkemizdeki tarihidir. Türkiye'de Yahudilerin tarihi daima "seçici" bir tarih anlayışı ile incelenmiş, okura, araştırmacıya aktarılan tarih, "olan biten" değil, "anlatılmak istenen" tarih olmuştur. Bu seçicilik, sadece pembe rengin egemen olduğu tek boyutlu bir tarih anlatımını egemen kılmış, aynı zamanda toplumsal belleğin bir bölümü yok edilmiş, veya en azından yok edilmek istenmiştir.
Gülü dikeninden ayırmayan, geçmişi yapay bir şekilde yüceltmeyen ve Türkiye Yahudilerinin tarihini abartılı bir "hoşgörü" söyleminden kurtarıp gerçekçi bir şekilde aktaran Avner Levi'nin elinizdeki eseri, şüphesiz sadece Türkiye Yahudilerini yakından ilgilendirmekle kalmıyor, bu topraklar üzerinde yaşayan herkes için fazlasıyla önemli konulara da el atıyor. Burada anlatılanlar, Türkiye toplumunun toplumsal belleğinden silinmeye çalışan tarihin bir bölümüdür.
Cumhuriyet döneminin en az incelenen konularından biri, genel olarak azınlıkların, özel olarak da Yahudilerin ülkemizdeki tarihidir. Türkiye'de Yahudilerin tarihi daima "seçici" bir tarih anlayışı ile incelenmiş, okura, araştırmacıya aktarılan tarih, "olan biten" değil, "anlatılmak istenen" tarih olmuştur. Bu seçicilik, sadece pembe rengin egemen olduğu tek boyutlu bir tarih anlatımını egemen kılmış, aynı zamanda toplumsal belleğin bir bölümü yok edilmiş, veya en azından yok edilmek istenmiştir.
Gülü dikeninden ayırmayan, geçmişi yapay bir şekilde yüceltmeyen ve Türkiye Yahudilerinin tarihini abartılı bir "hoşgörü" söyleminden kurtarıp gerçekçi bir şekilde aktaran Avner Levi'nin elinizdeki eseri, şüphesiz sadece Türkiye Yahudilerini yakından ilgilendirmekle kalmıyor, bu topraklar üzerinde yaşayan herkes için fazlasıyla önemli konulara da el atıyor. Burada anlatılanlar, Türkiye toplumunun toplumsal belleğinden silinmeye çalışan tarihin bir bölümüdür.