Cumhuriyet tarihinin kritik dönemeçlerinden biri: İkinci Dünya Savaşı sona ermiş; Türkiye, tam anlamıyla demokrasiye doğru değilse de çokpartili hayata doğru zorunlu sayılabilecek bir dümen kırma sürecine girmiş, Demokrat Parti kurulmuş... Önce 1946 seçimleri yapılacak, ardından 1950 seçimleri gelecek ve bu ilginç, sancılı, renkli dönemde basın çok-işlevli bir rol üstlenecek. Hem -koşullar elverdiğince- yaşananları yansıtmaya çalışacak, hem de yaşanacakları yönlendirebilme, belirleyebilme mücadelesinde yer bulacak. Din'e bakarken, sol'a bakarken; CHP'ye, DP'ye, demokrasiye, düne ve geleceğe bakarken polemiklere dalınacak, kavgalar kopacak, uzlaşmalara varılacak; 1945-50 arası, basın tarihimizde, bugüne kadar uzanacak âdetlerin, geleneklerin, ilişki türlerinin filizlendiği bir dönem olacak.
Nilgün Gürkan'ın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki doktora çalışması için hazırladığı tezin kitaplaştırılmış hali olan Türkiye'de Demokrasiye Geçişte Basın, bu hareketli dönemi anlatıyor işte. Basının kurumsal yapısından simgesel önem taşıyan polemiklere, siyasetçi-gazeteci ilişkilerinden önemli günlerin manşetlerine, pek çok ayrıntıyı elli yıl öncesinden bugüne taşıyor ve yalnızca yakın tarih araştırmalarına değil, günümüzün demokrasi tartışmalarına, medya tartışmalarına da ihmale gelmez katkılarda bulunuyor.
Cumhuriyet tarihinin kritik dönemeçlerinden biri: İkinci Dünya Savaşı sona ermiş; Türkiye, tam anlamıyla demokrasiye doğru değilse de çokpartili hayata doğru zorunlu sayılabilecek bir dümen kırma sürecine girmiş, Demokrat Parti kurulmuş... Önce 1946 seçimleri yapılacak, ardından 1950 seçimleri gelecek ve bu ilginç, sancılı, renkli dönemde basın çok-işlevli bir rol üstlenecek. Hem -koşullar elverdiğince- yaşananları yansıtmaya çalışacak, hem de yaşanacakları yönlendirebilme, belirleyebilme mücadelesinde yer bulacak. Din'e bakarken, sol'a bakarken; CHP'ye, DP'ye, demokrasiye, düne ve geleceğe bakarken polemiklere dalınacak, kavgalar kopacak, uzlaşmalara varılacak; 1945-50 arası, basın tarihimizde, bugüne kadar uzanacak âdetlerin, geleneklerin, ilişki türlerinin filizlendiği bir dönem olacak.
Nilgün Gürkan'ın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki doktora çalışması için hazırladığı tezin kitaplaştırılmış hali olan Türkiye'de Demokrasiye Geçişte Basın, bu hareketli dönemi anlatıyor işte. Basının kurumsal yapısından simgesel önem taşıyan polemiklere, siyasetçi-gazeteci ilişkilerinden önemli günlerin manşetlerine, pek çok ayrıntıyı elli yıl öncesinden bugüne taşıyor ve yalnızca yakın tarih araştırmalarına değil, günümüzün demokrasi tartışmalarına, medya tartışmalarına da ihmale gelmez katkılarda bulunuyor.