Güvenlik Çalışmaları Dizisinin sekizinci kitabı, Türkiye'de güvenlik anlayışının ve kavramsallaştırmasının gelişimi ile bu alandaki akademik çalışmaların durumu ve bürokratik yapının işleyişini ele alıyor. Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Yrd. Doç. Dr. Fulya Ereker tarafından hazırlanan çalışmada yazarlar, Türkiye'nin güvenlik kültürünün tarihsel ve coğrafi temellerini irdeleyerek, Türkiye'de siyaset yapımının kendine has bir güvenlik kültürü tarafından şekillendirildiğini ifade etmektedirler. Osmanlı İmparatorluğu'nun reel politiğe dayalı diplomasisi, toprak kaybı ve parçalanma endişesi ile İmparatorluğun kontrol ettiği topraklarda oluşturduğu olumsuz algılamalar ve Batılılaşma olgusu tarihsel etkenler olarak gündeme gelirken, coğrafi konumunun getirdiği kısıtlamalar, avantajlar ve uluslararası sistemin yapısına göre sürekli evrilen stratejik önemi ülkenin güvenlik kavramsallaştırması üzerinde özellikle etkili olmaktadır.
Büyük ölçüde bu unsurların etkili olduğu resmî güvenlik kavramsallaştırması beka, ülkesel bütünlük ve rejimin korunması gibi temel esaslar temelinde oluşturulmuştur. Güvenlik askerî terimlere dayalı kavramsallaştırılmıştır. Soğuk Savaş döneminde temelini Batı ittifakı içinde yer alma ve kuzey komşusundan algıladığı tehdidi bertaraf etme anlayışı üzerine kuran Türkiye, Soğuk Savaş sonrası dönemde değişen uluslararası ortam ve ortaya çıkan yeni tehditlerle birlikte, geleneksel güvenlik politikalarını gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Bu çerçevede Türkiye'nin güvenlik politikalarında ilki 1990'lı yıllarda, diğeri ise 11 Eylül saldırıları sonrasında olmak üzere iki değişim süreci yaşanmıştır. Bunların sonucunda Türkiye'nin güvenlik politikalarının ana ekseni küresel, bölgesel ve ikili olmak üzere birbirini tamamlayan düzeylerde oluşturulmuştur.
Güvenlik Çalışmaları Dizisinin sekizinci kitabı, Türkiye'de güvenlik anlayışının ve kavramsallaştırmasının gelişimi ile bu alandaki akademik çalışmaların durumu ve bürokratik yapının işleyişini ele alıyor. Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Yrd. Doç. Dr. Fulya Ereker tarafından hazırlanan çalışmada yazarlar, Türkiye'nin güvenlik kültürünün tarihsel ve coğrafi temellerini irdeleyerek, Türkiye'de siyaset yapımının kendine has bir güvenlik kültürü tarafından şekillendirildiğini ifade etmektedirler. Osmanlı İmparatorluğu'nun reel politiğe dayalı diplomasisi, toprak kaybı ve parçalanma endişesi ile İmparatorluğun kontrol ettiği topraklarda oluşturduğu olumsuz algılamalar ve Batılılaşma olgusu tarihsel etkenler olarak gündeme gelirken, coğrafi konumunun getirdiği kısıtlamalar, avantajlar ve uluslararası sistemin yapısına göre sürekli evrilen stratejik önemi ülkenin güvenlik kavramsallaştırması üzerinde özellikle etkili olmaktadır.
Büyük ölçüde bu unsurların etkili olduğu resmî güvenlik kavramsallaştırması beka, ülkesel bütünlük ve rejimin korunması gibi temel esaslar temelinde oluşturulmuştur. Güvenlik askerî terimlere dayalı kavramsallaştırılmıştır. Soğuk Savaş döneminde temelini Batı ittifakı içinde yer alma ve kuzey komşusundan algıladığı tehdidi bertaraf etme anlayışı üzerine kuran Türkiye, Soğuk Savaş sonrası dönemde değişen uluslararası ortam ve ortaya çıkan yeni tehditlerle birlikte, geleneksel güvenlik politikalarını gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Bu çerçevede Türkiye'nin güvenlik politikalarında ilki 1990'lı yıllarda, diğeri ise 11 Eylül saldırıları sonrasında olmak üzere iki değişim süreci yaşanmıştır. Bunların sonucunda Türkiye'nin güvenlik politikalarının ana ekseni küresel, bölgesel ve ikili olmak üzere birbirini tamamlayan düzeylerde oluşturulmuştur.