Sözleşmeli personel uygulaması, çalışma hayatında bazı işlerin yapımında ihtiyaç duyulan iş gücünün Türk iş gücü piyasasından temininde güçlük çekilmesi nedeniyle bu tür işler için(teknik, özel bilgi ve tecrübe gerektiren vb.) ihtiyaç duyulan personelin temini ve istihdamına uygun ortam oluşturma ve bu tür işlerin yapımına imkan verme amacıyla başlamış ise de gelinen noktada Haziran 2021 tarihi itibariyle toplam 4.834.208 kişi olan kamu istihdamının 529.037 kişisi sözleşmeli personel olacak şekilde kapsam ve sayısal olarak genişlemeye devam etmektedir. Özellikle sağlık ve eğitim gibi iş kollarında yeni istihdam edilen personelin sözleşmeli çalıştırılmasının tercih edilmesi nedeniyle de bu sayı giderek artmaktadır.
Sözleşmeli personelin kavramsal ve hukuki statüsünün ne olduğu yıllarca tartışılmış, hala da tartışılmaya devam edilmektedir. Sözleşmeli personel tanımı konusunda maalesef doktrinde ortak bir görüşün oluştuğunu söylemek mümkün değildir. Bu konuda bazı uzmanlar sözleşmeli personelin kamu görevlisi olduğunu, bazıları da kamu görevlisinin sahip olduğu özelliklere sahip olmadığını ileri sürerek kamu görevlisi olmadığını ileri sürmektedirler. Bu konudaki ağırlıklı görüş, Mahkeme kararlarının da etkisiyle sözleşmeli personelin de kamu görevlisi olduğu ve bu nedenle kamu görevlilerine uygulanan hukuki prosedürün onlar için de uygulanması gerektiğini kabul etmiştir.
Sözleşmeli personelin ilk olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile birlikte hukuki statüye kavuşmuştur. Ancak, daha çok 1978 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen ve sonraki dönemlerde de güncellenen Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarla düzenlendiği, bir başka ifade ile sözleşmeli personelle ilgili istihdam koşullarının bu kararla belirlendiğini görüyoruz.
Ülkemizde, gerek normatif olarak ve gerekse de idari olarak sözleşmeli personel ve diğer kamu görevlilerine ilişkin mevzuat ve uygulamada bir birlikteliğin sağlanamadığı görülmektedir. Bu konuda yapılan çalışma ve projeler sonucunda da uygulamaya yansıyan bir gelişme olmamıştır. Bu nedenle aynı işi yapan, aynı yerde çalışan, ancak statü olarak sözleşmeli personel olduğu için bazı ekonomik, sosyal ve özlük haklarından yararlandırılmayan sözleşmeli personelle ilgili çok sayıda hukuki ihtilaf çıkmış, bu tür konular genellikle Mahkeme kararları ile çözülmeye çalışılmıştır.
Sözleşmeli personel uygulaması, çalışma hayatında bazı işlerin yapımında ihtiyaç duyulan iş gücünün Türk iş gücü piyasasından temininde güçlük çekilmesi nedeniyle bu tür işler için(teknik, özel bilgi ve tecrübe gerektiren vb.) ihtiyaç duyulan personelin temini ve istihdamına uygun ortam oluşturma ve bu tür işlerin yapımına imkan verme amacıyla başlamış ise de gelinen noktada Haziran 2021 tarihi itibariyle toplam 4.834.208 kişi olan kamu istihdamının 529.037 kişisi sözleşmeli personel olacak şekilde kapsam ve sayısal olarak genişlemeye devam etmektedir. Özellikle sağlık ve eğitim gibi iş kollarında yeni istihdam edilen personelin sözleşmeli çalıştırılmasının tercih edilmesi nedeniyle de bu sayı giderek artmaktadır.
Sözleşmeli personelin kavramsal ve hukuki statüsünün ne olduğu yıllarca tartışılmış, hala da tartışılmaya devam edilmektedir. Sözleşmeli personel tanımı konusunda maalesef doktrinde ortak bir görüşün oluştuğunu söylemek mümkün değildir. Bu konuda bazı uzmanlar sözleşmeli personelin kamu görevlisi olduğunu, bazıları da kamu görevlisinin sahip olduğu özelliklere sahip olmadığını ileri sürerek kamu görevlisi olmadığını ileri sürmektedirler. Bu konudaki ağırlıklı görüş, Mahkeme kararlarının da etkisiyle sözleşmeli personelin de kamu görevlisi olduğu ve bu nedenle kamu görevlilerine uygulanan hukuki prosedürün onlar için de uygulanması gerektiğini kabul etmiştir.
Sözleşmeli personelin ilk olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile birlikte hukuki statüye kavuşmuştur. Ancak, daha çok 1978 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen ve sonraki dönemlerde de güncellenen Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarla düzenlendiği, bir başka ifade ile sözleşmeli personelle ilgili istihdam koşullarının bu kararla belirlendiğini görüyoruz.
Ülkemizde, gerek normatif olarak ve gerekse de idari olarak sözleşmeli personel ve diğer kamu görevlilerine ilişkin mevzuat ve uygulamada bir birlikteliğin sağlanamadığı görülmektedir. Bu konuda yapılan çalışma ve projeler sonucunda da uygulamaya yansıyan bir gelişme olmamıştır. Bu nedenle aynı işi yapan, aynı yerde çalışan, ancak statü olarak sözleşmeli personel olduğu için bazı ekonomik, sosyal ve özlük haklarından yararlandırılmayan sözleşmeli personelle ilgili çok sayıda hukuki ihtilaf çıkmış, bu tür konular genellikle Mahkeme kararları ile çözülmeye çalışılmıştır.