2000'li yıllar kırda küçük üreticinin yoksullaştığı, mülksüzleştiği ve işçileştiği bir dönem olmuş; ürettiğinden para kazanamayan küçük ölçekli işletmeler için tarım, geçimlerini sağlayacak bir ekonomik faaliyet olmaktan çıkmıştır. Yoksullaşan çiftçiler tarımdan kopmuş, tarlalar ve meralar boş kalmıştır. Bu süreçte küçük ölçekli çiftçiler üretimden çekilirken, yerlerini tarım şirketlerine dayalı bir yapı almaya başlamış, Türkiye tarımda da dışa bağımlı bir konuma gelmiştir.
Ekolojik dengeyi bozan, biyolojik çeşitliliği yok eden politikalara ve endüstriyel tarıma karşı küçük aile işletmelerine dayalı planlı ve örgütlü bir yapıyı destekleyen; üretici ve tüketicilerin gıda egemenliğini sağlamayı amaçlayan bir mücadele yükseltilmelidir. Bu mücadele, küresel tarım-gıda sistemini şirketlerin kontrolünden çıkartarak, gıdayı gerçek sahiplerine, onu üreten ve tüketenlere yani halka verme mücadelesidir.
2000'li yıllar kırda küçük üreticinin yoksullaştığı, mülksüzleştiği ve işçileştiği bir dönem olmuş; ürettiğinden para kazanamayan küçük ölçekli işletmeler için tarım, geçimlerini sağlayacak bir ekonomik faaliyet olmaktan çıkmıştır. Yoksullaşan çiftçiler tarımdan kopmuş, tarlalar ve meralar boş kalmıştır. Bu süreçte küçük ölçekli çiftçiler üretimden çekilirken, yerlerini tarım şirketlerine dayalı bir yapı almaya başlamış, Türkiye tarımda da dışa bağımlı bir konuma gelmiştir.
Ekolojik dengeyi bozan, biyolojik çeşitliliği yok eden politikalara ve endüstriyel tarıma karşı küçük aile işletmelerine dayalı planlı ve örgütlü bir yapıyı destekleyen; üretici ve tüketicilerin gıda egemenliğini sağlamayı amaçlayan bir mücadele yükseltilmelidir. Bu mücadele, küresel tarım-gıda sistemini şirketlerin kontrolünden çıkartarak, gıdayı gerçek sahiplerine, onu üreten ve tüketenlere yani halka verme mücadelesidir.