Hiçbir anayasa boşlukta durmaz. Ait olduğu ülkenin toprağından çıkar ve o toprağın niteliklerini barındırır. Yeşerdiği ülkede hangi sınıfın hâkim olduğu ve diğerleriyle ilişkisi, o ülkenin siyasal kültürü, tarihi, ekonomik ve kültürel gelişmişlik seviyesi, yaygın inanç ya da inançlar, anayasanın sözcükleri ve onların yorumlanması üzerinde belirleyici olur. (...) Buradan evrensel hukuk kural ve ilkeleri olmadığı, olamayacağı sonucu çıkmaz elbet. Birkaç bin yıldır tarih içinde oluşan ve çeşitli isimlerle adlandırılmış hukuk ekollerinin eleğinden geçip genel kabul görmüş temel ilkeler, evrensel kurallar var. Yüzyıllar içinde, çeşitli mücadeleler sonucunda ortaya çıkmış yönetim ilkeleri, hükümet biçimleri olduğu gibi.
2017 Nisan'ında halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği teklifi, Türkiye'nin yönetim sisteminde köklü değişiklikler getiriyor. “Rejim değişikliği” ölçeğinde tartışmalara veya tehdit algılamalarına zemin oluşturan bir değişim...
Üretken anayasa hukukçusu Murat Sevinç, bu anayasa değişikliği teklifinin etraflı bir analizini yapıyor. Başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem modellerinin hiçbirine uymayan bu “Cumhurbaşkanlığı sistemi”nin kendi içindeki analiziyle yetinmiyor. Bu modeli, içinden çıkıp geldiği anayasa tartışmaları ve Türkiye sağının “millî iradeci” arayışı içinde konumlandırıyor. Ülkenin 150 yıla yaklaşan modern anayasa tarihinin serüvenini, öncelikle 2017 değişiklik
teklifinin merkezinde yer alan cumhurbaşkanlığının konumuna odaklanarak, yeniden hatırlamamızı ve değerlendirmemizi sağlıyor. Sahici bir tartışmanın pek mümkün olamadığı bir ortamda, eleştirel tutumunu, sakin, serinkanlı, bilimsel olma sorumluluğuyla bağdaştıran bir çalışma.
Hiçbir anayasa boşlukta durmaz. Ait olduğu ülkenin toprağından çıkar ve o toprağın niteliklerini barındırır. Yeşerdiği ülkede hangi sınıfın hâkim olduğu ve diğerleriyle ilişkisi, o ülkenin siyasal kültürü, tarihi, ekonomik ve kültürel gelişmişlik seviyesi, yaygın inanç ya da inançlar, anayasanın sözcükleri ve onların yorumlanması üzerinde belirleyici olur. (...) Buradan evrensel hukuk kural ve ilkeleri olmadığı, olamayacağı sonucu çıkmaz elbet. Birkaç bin yıldır tarih içinde oluşan ve çeşitli isimlerle adlandırılmış hukuk ekollerinin eleğinden geçip genel kabul görmüş temel ilkeler, evrensel kurallar var. Yüzyıllar içinde, çeşitli mücadeleler sonucunda ortaya çıkmış yönetim ilkeleri, hükümet biçimleri olduğu gibi.
2017 Nisan'ında halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği teklifi, Türkiye'nin yönetim sisteminde köklü değişiklikler getiriyor. “Rejim değişikliği” ölçeğinde tartışmalara veya tehdit algılamalarına zemin oluşturan bir değişim...
Üretken anayasa hukukçusu Murat Sevinç, bu anayasa değişikliği teklifinin etraflı bir analizini yapıyor. Başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem modellerinin hiçbirine uymayan bu “Cumhurbaşkanlığı sistemi”nin kendi içindeki analiziyle yetinmiyor. Bu modeli, içinden çıkıp geldiği anayasa tartışmaları ve Türkiye sağının “millî iradeci” arayışı içinde konumlandırıyor. Ülkenin 150 yıla yaklaşan modern anayasa tarihinin serüvenini, öncelikle 2017 değişiklik
teklifinin merkezinde yer alan cumhurbaşkanlığının konumuna odaklanarak, yeniden hatırlamamızı ve değerlendirmemizi sağlıyor. Sahici bir tartışmanın pek mümkün olamadığı bir ortamda, eleştirel tutumunu, sakin, serinkanlı, bilimsel olma sorumluluğuyla bağdaştıran bir çalışma.