“Türkler Hakkında” (Speaking of the Turks) adlı eser, 1920-22'de, genel olarak Türkiye'deki, özel olarak da İstanbul'daki siyasî ve sosyal durumu anlatmaktadır.
“Türkler Hakkında” veya orijinal adıyla “Speaking of the Turks”, Osmanlı'nın son dönemlerinde geçen ve İstanbul'u, semtlerini, “Konstantinapol'ü” anlatan gezi yazısı niteliğinde tarihi bir kitaptır. Kitapta Müftüzade Kazım Ziya Bey'in Amerikan eşiyle birlikte Amerika'dan döndüğü yıllar, Türkiye'nin ve Türklerin durumu, yeni bir devletin doğuşu sade ve samimi bir dille ele alınmıştır.
Yazar ve aynı zamanda anlatıcı konumunda olan Müftüzade Kazım Ziya Bey, 19-20. asırlarda yaşamış bir devlet adamıdır. Anlatımı her ne kadar Türkler hakkında yabancılara bilgi vermeye yönelik dursa da yediden yetmişe herkesin, özellikle tarih severlerin, okurken zamanda yolculuk yapabileceği ve keyifle okuyabileceği bir eserdir.
“Sıkma canını, Ziya,” dedi eşim elini nazikçe koluma koyarak, “Herkesin bir günü vardır. Bir ülke ölemez, bir millet sonsuza dek esir edilemez. Sabır ve yorulmak nedir bilmeden çalışmak, Türkiye'nin ilerlemesini sağlayacaktır. Ve yarın da Türklerin günü olacaktır!”
“Türkler Hakkında” (Speaking of the Turks) adlı eser, 1920-22'de, genel olarak Türkiye'deki, özel olarak da İstanbul'daki siyasî ve sosyal durumu anlatmaktadır.
“Türkler Hakkında” veya orijinal adıyla “Speaking of the Turks”, Osmanlı'nın son dönemlerinde geçen ve İstanbul'u, semtlerini, “Konstantinapol'ü” anlatan gezi yazısı niteliğinde tarihi bir kitaptır. Kitapta Müftüzade Kazım Ziya Bey'in Amerikan eşiyle birlikte Amerika'dan döndüğü yıllar, Türkiye'nin ve Türklerin durumu, yeni bir devletin doğuşu sade ve samimi bir dille ele alınmıştır.
Yazar ve aynı zamanda anlatıcı konumunda olan Müftüzade Kazım Ziya Bey, 19-20. asırlarda yaşamış bir devlet adamıdır. Anlatımı her ne kadar Türkler hakkında yabancılara bilgi vermeye yönelik dursa da yediden yetmişe herkesin, özellikle tarih severlerin, okurken zamanda yolculuk yapabileceği ve keyifle okuyabileceği bir eserdir.
“Sıkma canını, Ziya,” dedi eşim elini nazikçe koluma koyarak, “Herkesin bir günü vardır. Bir ülke ölemez, bir millet sonsuza dek esir edilemez. Sabır ve yorulmak nedir bilmeden çalışmak, Türkiye'nin ilerlemesini sağlayacaktır. Ve yarın da Türklerin günü olacaktır!”