“Gece bir katran kadar karaydı. Ay iki buluta sarınarak kapamıştı gözlerini. Hayvanlar açılan ahır kapılarından korkuyla kaçışıyorlardı. Köpekler etrafı yakıp yıkan yabancılara bir iki kez havladıktan sonra ateşten korkarak kaçıyorlardı. Kuşlar korkudan şakımalarını bırakmış bu vahşetten kaçmak için kanat çırpıyorlardı. Ağaçlar eğdikleri boyunlarını hâlâ kaldırmamıştı. Siyah dumanlar gökyüzünü doldururken öfkeli haykırışlar ve okkalı küfürler yankılanıyordu dumanlı gökyüzünde. Çiftliğin sembolü köşk iki üç kendini bilmezin attığı meşaleyle tutuşmuş cayır cayır yanıyordu. Köşkün pencerelerinden çıkan alevler köşke tecavüzlerinin ilanını yapıyordu. Ahşap köşk daha fazla dayanamayarak çökecek ve bütün çiftliği kalın bir toz bulutuyla örtecekti adeta bu acımasızlıkları örtmek istercesine.”
“Gece bir katran kadar karaydı. Ay iki buluta sarınarak kapamıştı gözlerini. Hayvanlar açılan ahır kapılarından korkuyla kaçışıyorlardı. Köpekler etrafı yakıp yıkan yabancılara bir iki kez havladıktan sonra ateşten korkarak kaçıyorlardı. Kuşlar korkudan şakımalarını bırakmış bu vahşetten kaçmak için kanat çırpıyorlardı. Ağaçlar eğdikleri boyunlarını hâlâ kaldırmamıştı. Siyah dumanlar gökyüzünü doldururken öfkeli haykırışlar ve okkalı küfürler yankılanıyordu dumanlı gökyüzünde. Çiftliğin sembolü köşk iki üç kendini bilmezin attığı meşaleyle tutuşmuş cayır cayır yanıyordu. Köşkün pencerelerinden çıkan alevler köşke tecavüzlerinin ilanını yapıyordu. Ahşap köşk daha fazla dayanamayarak çökecek ve bütün çiftliği kalın bir toz bulutuyla örtecekti adeta bu acımasızlıkları örtmek istercesine.”