'Serbest piyasa ekonomisi insanları zenginleştirmek için imkanlarla,Mutsuzlaştırmak için tuzaklarla doludur.'
Seksenli yıllardan itibaren ülke kalkınmasının özel sektöre devredilmesi ve serbest piyasa ekonomisine geçişimiz, toplumun yapısında ve yaşantısında değişimlere neden olmuştur. Çünkü bu ekonomik sistem, toplumun çekirdeğini aileden "birey"e kaydırarak ailenin sıkı sıkıya sarıldığı geleneksel değer yargılarını yok olmaya, başkalaşmaya ve bireysel düzeye indirgemeye zorlamıştır. Bu gelişmeye paralel olarak toplumda bir bireysel özgürlük talebi oluşturulmuş, bireysellik anlayışının ailenin önüne geçmesi suretiyle de aile sıkıntılı bir şekilde önemini yitirmeye başlamıştır.
Aile birliğine, aile yapısına ve dolayısıyla ailelerin yaşattığı norm ve değer yargılarına derin bir müdahale anlamına gelen bu gelişmenin olumsuz sonuçları ise “modern yaşam koşulları, modern yaşam tarzı” gibi olumlu çağrışım yapan gerekçelerle kamufle edilmektedir. Oysa serbest piyasa ekonomisi'nin “modern yaşam” olarak servis ettiği yaşam tarzı, kamufle edilemeyecek kadar tahripkar özelliklere sahiptir.
Piyasa güdümlü bir bireyselleşme ve özgürlük anlayışının ne gibi toplumsal tahribatlara yol açtığını ise bu sistemi tam anlamıyla uygulayan ülkelere, örneğin Almanya'ya baktığımızda görebilmekteyiz.
Bu nedenle kendi geleceğimizi görmek açısından örnek aldığımız Almanya'da serbest piyasa ekonomisi'nin hangi mekanizmalarla toplumsal tahribatlara yol açtığı irdelenecek, serbest piyasa ekonomisi'nin olmazsa olmazı bireyselleşmenin perde arkası ele alınacak ve bu ülkede artık çıplak gözle görülebilen ve aynı ekonomik sistemi uyguladığımız için bizim de maruz kalabileceğimiz kişisel ve toplumsal arızaların serbest piyasa ekonomisi ile bağlantısına dikkat çekilecektir.
Amacımız, maddi refah sağlamasına rağmen, serbest piyasa ekonomisi temelli Batı tipi bir "bireysellik ve özgürlük" anlayışının yanıltıcılığına, Türk aile yapısına, toplumun birleştirici değerlerine, toplumun kendini yenilemesine ve bireyselleşmek zorunda bırakılan insanlara vereceği zararlara dikkat çekmek ve henüz yol yakınken önlemler almaya teşvik etmektir.
'Serbest piyasa ekonomisi insanları zenginleştirmek için imkanlarla,Mutsuzlaştırmak için tuzaklarla doludur.'
Seksenli yıllardan itibaren ülke kalkınmasının özel sektöre devredilmesi ve serbest piyasa ekonomisine geçişimiz, toplumun yapısında ve yaşantısında değişimlere neden olmuştur. Çünkü bu ekonomik sistem, toplumun çekirdeğini aileden "birey"e kaydırarak ailenin sıkı sıkıya sarıldığı geleneksel değer yargılarını yok olmaya, başkalaşmaya ve bireysel düzeye indirgemeye zorlamıştır. Bu gelişmeye paralel olarak toplumda bir bireysel özgürlük talebi oluşturulmuş, bireysellik anlayışının ailenin önüne geçmesi suretiyle de aile sıkıntılı bir şekilde önemini yitirmeye başlamıştır.
Aile birliğine, aile yapısına ve dolayısıyla ailelerin yaşattığı norm ve değer yargılarına derin bir müdahale anlamına gelen bu gelişmenin olumsuz sonuçları ise “modern yaşam koşulları, modern yaşam tarzı” gibi olumlu çağrışım yapan gerekçelerle kamufle edilmektedir. Oysa serbest piyasa ekonomisi'nin “modern yaşam” olarak servis ettiği yaşam tarzı, kamufle edilemeyecek kadar tahripkar özelliklere sahiptir.
Piyasa güdümlü bir bireyselleşme ve özgürlük anlayışının ne gibi toplumsal tahribatlara yol açtığını ise bu sistemi tam anlamıyla uygulayan ülkelere, örneğin Almanya'ya baktığımızda görebilmekteyiz.
Bu nedenle kendi geleceğimizi görmek açısından örnek aldığımız Almanya'da serbest piyasa ekonomisi'nin hangi mekanizmalarla toplumsal tahribatlara yol açtığı irdelenecek, serbest piyasa ekonomisi'nin olmazsa olmazı bireyselleşmenin perde arkası ele alınacak ve bu ülkede artık çıplak gözle görülebilen ve aynı ekonomik sistemi uyguladığımız için bizim de maruz kalabileceğimiz kişisel ve toplumsal arızaların serbest piyasa ekonomisi ile bağlantısına dikkat çekilecektir.
Amacımız, maddi refah sağlamasına rağmen, serbest piyasa ekonomisi temelli Batı tipi bir "bireysellik ve özgürlük" anlayışının yanıltıcılığına, Türk aile yapısına, toplumun birleştirici değerlerine, toplumun kendini yenilemesine ve bireyselleşmek zorunda bırakılan insanlara vereceği zararlara dikkat çekmek ve henüz yol yakınken önlemler almaya teşvik etmektir.