Elinizdeki "Yozlaşma” eseri günümüz Özbek toplumuna tutulan sıradan bir ayna değil. O diktatör İslam Kerimov dönemindeki zulmü yansıtmanın yanı sıra insanlık dışı sistemin ruhsal ve psikolojik yapısını, şehvetli ve şeytani motiflerini ve hatta pis kokusunu da aktarmaktadır. Evet, cam parçalarının ses dalgalarını yansıtması gibi, bazı aynalar da duyguları ve kokuları yansıtabiliyor.
İslam Halbay, kendi yaşadıklarını harika bir sanat eserine dönüştürmüştür. Yozlaşma gücünü; kişi, mekan ve olayların gerçekliğinden alıyor.
Yazar, yirmi yedil yıl boyunca İslam Kerimov'un, diğer taraftan bir buçuk asırda Rus İmparatorluğu ve Sovyet yönetiminin Özbek halkına karşı yaptıkları suçları kıyaslayarak şu sonuca varıyor:
"Bu millet Lenin'in yalan dolu vaatlerinden aklını yitirdiğinde de, Stalin'in katliamından can kardeşlerini kaybettiğinde de bu kadar horluk görmemişti. Komünistlerin kalplerinde bile insan ırkına karşı biraz şefkat vardı. Herhangi bir katliam "Bağımsızlık Kampanyası" gibi, yirmi yıl değil, en fazla üç ya da dört yıl sürerdi. Stalin baskısı sırasında bile insanların nefes almasına, göğüslerini dik tutmasına ve etrafa bakmasına izin verilirdi. Kronik olarak devam eden "bağımsızlık katliamı", canlıları yarı ölülere, yarı ölüleri "canlılara” dönüştürdü. İnsanların ruh hallerine korku yerleştirdi, insanları küçük düşürdü. Binlerce yıldır yaşayan iyi hislerden ve nezaketten ruhları mahrum etti. Vatandaşları kendi gölgelerinden korkan provokatörlere dönüştürdü. Eskiden anca kendini hissetmeye başlayan Özbek, artık kendini tamamen unuttu. "Mankurt" imajı gerçek oldu. Yerli hükümdarlar dört asırda, Rus İmparatorluğu bir buçuk asırda yapamadığı zülmü "komünizm kalıntıları” olan kişiler "Bağımsızlık Kampanyası" adı altında yürüttükleri faaliyetle bir iki yılda yaptılar”.
Yozlaşma'da diktatör Kerimov rejimi ve hizmetçileri, apaçık ve adil bir şekilde politik ve felsefi açıdan değerlendirilmiştir.
Elinizdeki "Yozlaşma” eseri günümüz Özbek toplumuna tutulan sıradan bir ayna değil. O diktatör İslam Kerimov dönemindeki zulmü yansıtmanın yanı sıra insanlık dışı sistemin ruhsal ve psikolojik yapısını, şehvetli ve şeytani motiflerini ve hatta pis kokusunu da aktarmaktadır. Evet, cam parçalarının ses dalgalarını yansıtması gibi, bazı aynalar da duyguları ve kokuları yansıtabiliyor.
İslam Halbay, kendi yaşadıklarını harika bir sanat eserine dönüştürmüştür. Yozlaşma gücünü; kişi, mekan ve olayların gerçekliğinden alıyor.
Yazar, yirmi yedil yıl boyunca İslam Kerimov'un, diğer taraftan bir buçuk asırda Rus İmparatorluğu ve Sovyet yönetiminin Özbek halkına karşı yaptıkları suçları kıyaslayarak şu sonuca varıyor:
"Bu millet Lenin'in yalan dolu vaatlerinden aklını yitirdiğinde de, Stalin'in katliamından can kardeşlerini kaybettiğinde de bu kadar horluk görmemişti. Komünistlerin kalplerinde bile insan ırkına karşı biraz şefkat vardı. Herhangi bir katliam "Bağımsızlık Kampanyası" gibi, yirmi yıl değil, en fazla üç ya da dört yıl sürerdi. Stalin baskısı sırasında bile insanların nefes almasına, göğüslerini dik tutmasına ve etrafa bakmasına izin verilirdi. Kronik olarak devam eden "bağımsızlık katliamı", canlıları yarı ölülere, yarı ölüleri "canlılara” dönüştürdü. İnsanların ruh hallerine korku yerleştirdi, insanları küçük düşürdü. Binlerce yıldır yaşayan iyi hislerden ve nezaketten ruhları mahrum etti. Vatandaşları kendi gölgelerinden korkan provokatörlere dönüştürdü. Eskiden anca kendini hissetmeye başlayan Özbek, artık kendini tamamen unuttu. "Mankurt" imajı gerçek oldu. Yerli hükümdarlar dört asırda, Rus İmparatorluğu bir buçuk asırda yapamadığı zülmü "komünizm kalıntıları” olan kişiler "Bağımsızlık Kampanyası" adı altında yürüttükleri faaliyetle bir iki yılda yaptılar”.
Yozlaşma'da diktatör Kerimov rejimi ve hizmetçileri, apaçık ve adil bir şekilde politik ve felsefi açıdan değerlendirilmiştir.