Hava güneşli ve açıktı. Meung kasabası panayır günlerinde olduğu gibi hareketli ve heyecanlıydı. Silahşörün geldiğini duyup haberi öğrenenler büyük bir merakla hana doğru koşuyorlardı. Meydanda bulunan hanın önü müthiş kalabalıktı. İnsanlar birbirinin başı üstünden, hanın önünde duran delikanlıyı görmek için çabalıyorlardı.
Meydanda büyük bir uğultu vardı. Herkes birbirine gördükleriyle ilgili düşüncelerini söylüyordu. Olanları göremeyenler, yanındakilere, 'Ne var, ne oluyor?' diye soruyorlardı. O gün kasabaya bir genç gelmişti. Ama bu yabancı gencin bindiği at ve giysileri o denli tuhaftı ki, her gören dönüp dönüp ona bakıyordu...
Hava güneşli ve açıktı. Meung kasabası panayır günlerinde olduğu gibi hareketli ve heyecanlıydı. Silahşörün geldiğini duyup haberi öğrenenler büyük bir merakla hana doğru koşuyorlardı. Meydanda bulunan hanın önü müthiş kalabalıktı. İnsanlar birbirinin başı üstünden, hanın önünde duran delikanlıyı görmek için çabalıyorlardı.
Meydanda büyük bir uğultu vardı. Herkes birbirine gördükleriyle ilgili düşüncelerini söylüyordu. Olanları göremeyenler, yanındakilere, 'Ne var, ne oluyor?' diye soruyorlardı. O gün kasabaya bir genç gelmişti. Ama bu yabancı gencin bindiği at ve giysileri o denli tuhaftı ki, her gören dönüp dönüp ona bakıyordu...