Kapitalizmin tarihi, soyut olanın yararlı olan üzerinde bitimsizce genişleyen egemenliğinin tarihiydi, ama soyutlamanın bu dörtnala koşusu bir “biyo-enfo-psiko” virüsün ortaya çıkışıyla birlikte aniden kesildi. Ekonomik öncelikler sistemi içe çöktükçe gerçek yaşamı kodlamakta artık nasıl da zorlanıyor. Çünkü gerçek yaşam artık şunlardan ibaret: orman yangınları, eriyen buzullar, hava kirliliği, pandemiler. Yaşanan viral kasırga uzun süre saklı kalan işte bu kaos, yokoluş ve tükenmişlik ufkunu gözler önüne serdi. Eylemin, üretimin ve yaşamın anlamında derin bir yara açıldı. Bu yarayla nasıl yaşıyoruz, yaşayabilir miyiz? Toplumsal alandaki bütün olay, eylem ve göstergelerin yeniden kodlanmakta olduğu bu eşiğin ötesinde bizi ne bekliyor?
Berardi bu kitabında bilinçdışının önce Freud, sonra Deleuze ve Guattari'deki analizine geri dönüyor. Bilinçdışı yalnızca psikanalitik açıdan bakılırsa bireyseldir, o aslında kolektif ve tarihsel bir boyutu olan psikosferden doğan akışlarla beslenir. Bilinçdışı yalnızca belirlenimcilikle bakılırsa bir tiyatrodur, o aslında durmadan yeni eylem ve imgelem olanakları üreten bir fabrikadır. Öyleyse virüs mutasyona uğrarken, psikosfer yeniden şekillenirken, kolektif bilinçdışının nasıl mutasyon geçireceğini önceden bilemeyiz. Ama tam da aynı sebeple, politik eylemle, poetik hayal gücümüzle ve terapiyle, yaşam için yararlı olanı birlikte yaratabiliriz. Birlikte nefes alma kaynaklarımızı tüketen fobik duyarlılıklardan kurtulabilir, üçüncü bilinçdışını kâbuslarından uyandırabiliriz. Ne de olsa olanaklar, olasılıklardan daima daha güçlüdür.
Kapitalizmin tarihi, soyut olanın yararlı olan üzerinde bitimsizce genişleyen egemenliğinin tarihiydi, ama soyutlamanın bu dörtnala koşusu bir “biyo-enfo-psiko” virüsün ortaya çıkışıyla birlikte aniden kesildi. Ekonomik öncelikler sistemi içe çöktükçe gerçek yaşamı kodlamakta artık nasıl da zorlanıyor. Çünkü gerçek yaşam artık şunlardan ibaret: orman yangınları, eriyen buzullar, hava kirliliği, pandemiler. Yaşanan viral kasırga uzun süre saklı kalan işte bu kaos, yokoluş ve tükenmişlik ufkunu gözler önüne serdi. Eylemin, üretimin ve yaşamın anlamında derin bir yara açıldı. Bu yarayla nasıl yaşıyoruz, yaşayabilir miyiz? Toplumsal alandaki bütün olay, eylem ve göstergelerin yeniden kodlanmakta olduğu bu eşiğin ötesinde bizi ne bekliyor?
Berardi bu kitabında bilinçdışının önce Freud, sonra Deleuze ve Guattari'deki analizine geri dönüyor. Bilinçdışı yalnızca psikanalitik açıdan bakılırsa bireyseldir, o aslında kolektif ve tarihsel bir boyutu olan psikosferden doğan akışlarla beslenir. Bilinçdışı yalnızca belirlenimcilikle bakılırsa bir tiyatrodur, o aslında durmadan yeni eylem ve imgelem olanakları üreten bir fabrikadır. Öyleyse virüs mutasyona uğrarken, psikosfer yeniden şekillenirken, kolektif bilinçdışının nasıl mutasyon geçireceğini önceden bilemeyiz. Ama tam da aynı sebeple, politik eylemle, poetik hayal gücümüzle ve terapiyle, yaşam için yararlı olanı birlikte yaratabiliriz. Birlikte nefes alma kaynaklarımızı tüketen fobik duyarlılıklardan kurtulabilir, üçüncü bilinçdışını kâbuslarından uyandırabiliriz. Ne de olsa olanaklar, olasılıklardan daima daha güçlüdür.