Hayır maksadı taşıyan vakıfları bünyesinde barındıran üçüncü sektör, en geniş manasıyla diğer sektörlerle birlikte Müslümanların dinlerini, kimliklerini, değerlerini ve ideallerini, en zorlu, en çetin şartlar altında dahi muhafaza edebilen bir sektördür. İslâm'daki manevî değerler ve yüce ilkeler üzerine oturan hayır sektörünün güçlü faaliyetleri, kaynağını; inanç ve uygulama olarak akılların, gönüllerin ve fikirlerin kazanılmasına, toplumların ve devletlerin birliğinin sağlanmasına yönelik kendine özgü kudretinden almaktadır. Ekonomik ve sosyal kalkınma, bilgi ve kültür ekonomisinin desteklenmesi, millî egemenliğin sağlanması, özellikle de beraberinde getirdiği sıkıntılar ve değişimlerle yirmi birinci yüzyılda kamu/hükümet sektöründe de, özel/ticarî sektörde de hayır amacı taşıyan ve kâr maksadı gütmeyen "üçüncü sektör"ün güçlü varlığı olmadan gerçekleştirilemez. Bu kitapta, evrensel stratejik dönüşümlerin yaşandığı bir çağda en çok öne çıkan riskler ve sıkıntılar ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu risk ve sıkıntılar, geleceğe yönelik araştırmalar ve stratejik bilimsel girişimlerle dengelenmelidir. Şuan var olan ve gelecekte var olması muhtemel krizlerin, toplumların ve devletlerin medenî yarışlarının temeli haline gelen "üçüncü sektör" vasıtasıyla çözülmesinde bu eser, umarım en önemli adımı oluşturur. Ayrıca bu kitabın, siyasî karar alıcılar, kamu sektörü ve finans kuruluşları tarafından arzu edilen siyasî ve sosyal reform alanında önemli bir parçayı teşkil eden "üçüncü sektör"ün desteklenmesine, uygulamalarının köklü hale getirilmesine katkı sağlayacağını ümid ediyoruz.
Hayır maksadı taşıyan vakıfları bünyesinde barındıran üçüncü sektör, en geniş manasıyla diğer sektörlerle birlikte Müslümanların dinlerini, kimliklerini, değerlerini ve ideallerini, en zorlu, en çetin şartlar altında dahi muhafaza edebilen bir sektördür. İslâm'daki manevî değerler ve yüce ilkeler üzerine oturan hayır sektörünün güçlü faaliyetleri, kaynağını; inanç ve uygulama olarak akılların, gönüllerin ve fikirlerin kazanılmasına, toplumların ve devletlerin birliğinin sağlanmasına yönelik kendine özgü kudretinden almaktadır. Ekonomik ve sosyal kalkınma, bilgi ve kültür ekonomisinin desteklenmesi, millî egemenliğin sağlanması, özellikle de beraberinde getirdiği sıkıntılar ve değişimlerle yirmi birinci yüzyılda kamu/hükümet sektöründe de, özel/ticarî sektörde de hayır amacı taşıyan ve kâr maksadı gütmeyen "üçüncü sektör"ün güçlü varlığı olmadan gerçekleştirilemez. Bu kitapta, evrensel stratejik dönüşümlerin yaşandığı bir çağda en çok öne çıkan riskler ve sıkıntılar ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu risk ve sıkıntılar, geleceğe yönelik araştırmalar ve stratejik bilimsel girişimlerle dengelenmelidir. Şuan var olan ve gelecekte var olması muhtemel krizlerin, toplumların ve devletlerin medenî yarışlarının temeli haline gelen "üçüncü sektör" vasıtasıyla çözülmesinde bu eser, umarım en önemli adımı oluşturur. Ayrıca bu kitabın, siyasî karar alıcılar, kamu sektörü ve finans kuruluşları tarafından arzu edilen siyasî ve sosyal reform alanında önemli bir parçayı teşkil eden "üçüncü sektör"ün desteklenmesine, uygulamalarının köklü hale getirilmesine katkı sağlayacağını ümid ediyoruz.