"Vakta ki televizyon denilen büyücü yaygınlaştı, şairin de şiirin de konumu değişti. Türkiye'de televizyonun yaygınlaşması, kanalların çoğalması, insanların bir araya gelmelerinin önüne bir set çekti. Resmî ideoloji, her eve yirmi dört saat beyin yıkayan birçok öğretmeni soktu böylece. Dünyaya, olaylara artık sermaye sınıfının gözüyle bakmaya başladı geniş kitleler. Egemenlerin bize göstermek istediklerini görür olduk. Okumaya alışmamış bir toplum, birdenbire seyretmeye yönlendirildi. Bu da şairi ve şiiri işlevsizleştirdi. Çünkü bir şairin üç yüz, beş yüz satan kitabı egemenleri ırgalamaz oldu. Nasılsa onun bir yılda yaratacağı etki, televizyon aracılığıyla bir dakikada yok edilebilirdi! Onun içindir ki artık şiir kitapları toplatılmıyor, şairler hapishaneye tıkılmıyor! Şair, Yalova Kaymakamı durumuna düştü!"
"Vakta ki televizyon denilen büyücü yaygınlaştı, şairin de şiirin de konumu değişti. Türkiye'de televizyonun yaygınlaşması, kanalların çoğalması, insanların bir araya gelmelerinin önüne bir set çekti. Resmî ideoloji, her eve yirmi dört saat beyin yıkayan birçok öğretmeni soktu böylece. Dünyaya, olaylara artık sermaye sınıfının gözüyle bakmaya başladı geniş kitleler. Egemenlerin bize göstermek istediklerini görür olduk. Okumaya alışmamış bir toplum, birdenbire seyretmeye yönlendirildi. Bu da şairi ve şiiri işlevsizleştirdi. Çünkü bir şairin üç yüz, beş yüz satan kitabı egemenleri ırgalamaz oldu. Nasılsa onun bir yılda yaratacağı etki, televizyon aracılığıyla bir dakikada yok edilebilirdi! Onun içindir ki artık şiir kitapları toplatılmıyor, şairler hapishaneye tıkılmıyor! Şair, Yalova Kaymakamı durumuna düştü!"