Bu kitap, mevcut Türkçe Uluslararası Hukuka Giriş niteliğindeki kitaplardan mütevazi bir katkıyla ayrılmayı hedefliyor. Bu katkı en yalın ifadesiyle Uluslararası Hukuka Uluslararası İlişkiler bakış açısıyla yaklaşım şeklinde ifade edilebilir. Bu kitabın temel iddiası ve bir yönüyle aslında hareket noktası, Uluslararası Hukukun Uluslararası İlişkilerden bağımsız ele alınamayacağı varsayımıdır. Buna göre aslında uluslararası hukuk, uluslararası ilişkilerin temel dinamik ve önermeleri ile anlaşılabilir ve anlamlandırılabilir.
Bu oldukça basit bir önermeymiş gibi gelebilir. Neticede bilinmedik bir şey de değil aslında bu iddia. Uluslararası hukuk ile uluslararası ilişkiler arasında elbette son derece yakın ve belirleyici bir ilişki olacaktır. Ancak ilginç bir şekilde, bu derece basit bir gerçek ve önerme uluslararası hukuk ile ilgili analiz ve çalışmalarda gözden kaçırılmış izlenimi uyandırmaktadır. Önemli olan, uluslararası hukuk ile ilgili her türlü tartışmada bu gerçeğin dikkate alınmasıdır. Yani nasıl tanımlandığından tutun da nasıl yapıldığına ve nasıl işlediğine varıncaya kadar uluslararası hukuk ile ilgili her mesele mutlaka uluslararası ilişkilerin dinamikleri ve temelleri ile ilişkilendirilmek zorundadır.
İşte bu çalışmada uluslararası hukukun klasik ve nispeten modern konuları bu basit gerçek ışığından hareketle ele alınmıştır. Uluslararası hukuk, uluslararası politikanın nasıl işlediği ile bağlantılı olarak açıklanmıştır. Bu da legalist bir bakış açısından çok siyasi bir perspektifin benimsendiği anlamına gelmektedir. Böylesi bir bakış açısı, uluslararası hukukun niteliği ve işlevselliği ile ilgili birçok karmaşa ve soruyu çözücü niteliktedir. Uluslararası hukuk söz konusu olduğunda yöneltilen en önemli eleştiri olan böylesi bir hukukun aslında olmadığı ya da varsa bile güçlülerin çıkarlarına hizmet ettiği iddiası böylesi bir bakış açısı ile daha kolay açıklanabilmekte ve anlaşılabilmektedir.
Dolayısıyla kitap mümkün olduğunca uluslararası hukuk ile ilgili var olan mevzuatın detaylarından çok uluslararası siyasi sistemi var eden ve onun devamını sağlayan temel ilke, dinamik ve önceliklere odaklanarak hem bu hukukun doğasını açıklamayı hedeflemektedir.
Bu kitap, mevcut Türkçe Uluslararası Hukuka Giriş niteliğindeki kitaplardan mütevazi bir katkıyla ayrılmayı hedefliyor. Bu katkı en yalın ifadesiyle Uluslararası Hukuka Uluslararası İlişkiler bakış açısıyla yaklaşım şeklinde ifade edilebilir. Bu kitabın temel iddiası ve bir yönüyle aslında hareket noktası, Uluslararası Hukukun Uluslararası İlişkilerden bağımsız ele alınamayacağı varsayımıdır. Buna göre aslında uluslararası hukuk, uluslararası ilişkilerin temel dinamik ve önermeleri ile anlaşılabilir ve anlamlandırılabilir.
Bu oldukça basit bir önermeymiş gibi gelebilir. Neticede bilinmedik bir şey de değil aslında bu iddia. Uluslararası hukuk ile uluslararası ilişkiler arasında elbette son derece yakın ve belirleyici bir ilişki olacaktır. Ancak ilginç bir şekilde, bu derece basit bir gerçek ve önerme uluslararası hukuk ile ilgili analiz ve çalışmalarda gözden kaçırılmış izlenimi uyandırmaktadır. Önemli olan, uluslararası hukuk ile ilgili her türlü tartışmada bu gerçeğin dikkate alınmasıdır. Yani nasıl tanımlandığından tutun da nasıl yapıldığına ve nasıl işlediğine varıncaya kadar uluslararası hukuk ile ilgili her mesele mutlaka uluslararası ilişkilerin dinamikleri ve temelleri ile ilişkilendirilmek zorundadır.
İşte bu çalışmada uluslararası hukukun klasik ve nispeten modern konuları bu basit gerçek ışığından hareketle ele alınmıştır. Uluslararası hukuk, uluslararası politikanın nasıl işlediği ile bağlantılı olarak açıklanmıştır. Bu da legalist bir bakış açısından çok siyasi bir perspektifin benimsendiği anlamına gelmektedir. Böylesi bir bakış açısı, uluslararası hukukun niteliği ve işlevselliği ile ilgili birçok karmaşa ve soruyu çözücü niteliktedir. Uluslararası hukuk söz konusu olduğunda yöneltilen en önemli eleştiri olan böylesi bir hukukun aslında olmadığı ya da varsa bile güçlülerin çıkarlarına hizmet ettiği iddiası böylesi bir bakış açısı ile daha kolay açıklanabilmekte ve anlaşılabilmektedir.
Dolayısıyla kitap mümkün olduğunca uluslararası hukuk ile ilgili var olan mevzuatın detaylarından çok uluslararası siyasi sistemi var eden ve onun devamını sağlayan temel ilke, dinamik ve önceliklere odaklanarak hem bu hukukun doğasını açıklamayı hedeflemektedir.