Marufa ''maruf'' denmesinin sebebi şudur:
''Bozulmamış temiz fıtratlı ve selim karakterli insanlar onun güzel bir iş olduğunu bilir ve bunu böyle kabul eder.''
Münkere de ''münker'' denmesinin sebebi şudur:
''Bozulmamış temiz fıtratlı ve selim karakterli insanlar onun çirkin bir iş olduğunu bilir ve bunu kabul eder.''
Yani fıtratı henüz bozulmamış insanlar iyinin iyi, kötünün de kötü olduğunu asıl itibariyle bilir. Sadece bazı teferruat mevzular vardır ki bunların bilinmesi akıl ile olmaz, nakil ile yani vahiy ile olur.Bu nedenle biz bir şeyin iyi ve kötü olduğunu bilebilmeyi iki kısma ayırıyoruz:
1- Temiz ve bozulmamış fıtratla bilinebilen şeyler.
2- Vahiy ile bilinebilen şeyler.
Mesela bugün dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin karakteri bozulmamış her insanın, aldatmamn, hırsalığın, sahtekarlığın, dolandırıcılığın, sözde durmamanm eş cinselliğin, yalanın, iftiranın kötü olduğunu kabul ettiğini görürsünüz.
Ve yine bu insanların; yardımlaşmanın, iyilik etmenin, ana-babaya iyi davranmanın, güler yüzlü olmanın, yollardan eziyet veren şeyleri kaldırmanın, yolda kalanlara yardımda bulunmanın güzel bir şey olduğunu, herkesin bunları yapması gerektiğini dile getirdiğini müşahede edersiniz.
Dolayısıyla sayılan bu tür kötülüklerin ve güzelliklerin bilinmesi için çok şeye ihtiyaç yoktur. Aksine temiz fıtratlı olmak bunları kabul etmek için yeterlidir. Yani bu savılanlar aslında insanlığın tamamının ortak değerleri veya ortak kötü kabul ettikleridir. Her düzgün fıtratlı insan, bunların böyle olduğunu benimser, özümser ve kabul eder.
İşte İslam insanları bu değerlere sahip çıkmaya, onları yaşatmaya ve onları hayat tarzı olarak benimsemeye davet eder. Bunlara muhalefet edenlerin ise diğer insanlar tarafından ikaz edilmesine, uyarılmasma ve sakındırılmama çağırır.
Marufa ''maruf'' denmesinin sebebi şudur:
''Bozulmamış temiz fıtratlı ve selim karakterli insanlar onun güzel bir iş olduğunu bilir ve bunu böyle kabul eder.''
Münkere de ''münker'' denmesinin sebebi şudur:
''Bozulmamış temiz fıtratlı ve selim karakterli insanlar onun çirkin bir iş olduğunu bilir ve bunu kabul eder.''
Yani fıtratı henüz bozulmamış insanlar iyinin iyi, kötünün de kötü olduğunu asıl itibariyle bilir. Sadece bazı teferruat mevzular vardır ki bunların bilinmesi akıl ile olmaz, nakil ile yani vahiy ile olur.Bu nedenle biz bir şeyin iyi ve kötü olduğunu bilebilmeyi iki kısma ayırıyoruz:
1- Temiz ve bozulmamış fıtratla bilinebilen şeyler.
2- Vahiy ile bilinebilen şeyler.
Mesela bugün dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin karakteri bozulmamış her insanın, aldatmamn, hırsalığın, sahtekarlığın, dolandırıcılığın, sözde durmamanm eş cinselliğin, yalanın, iftiranın kötü olduğunu kabul ettiğini görürsünüz.
Ve yine bu insanların; yardımlaşmanın, iyilik etmenin, ana-babaya iyi davranmanın, güler yüzlü olmanın, yollardan eziyet veren şeyleri kaldırmanın, yolda kalanlara yardımda bulunmanın güzel bir şey olduğunu, herkesin bunları yapması gerektiğini dile getirdiğini müşahede edersiniz.
Dolayısıyla sayılan bu tür kötülüklerin ve güzelliklerin bilinmesi için çok şeye ihtiyaç yoktur. Aksine temiz fıtratlı olmak bunları kabul etmek için yeterlidir. Yani bu savılanlar aslında insanlığın tamamının ortak değerleri veya ortak kötü kabul ettikleridir. Her düzgün fıtratlı insan, bunların böyle olduğunu benimser, özümser ve kabul eder.
İşte İslam insanları bu değerlere sahip çıkmaya, onları yaşatmaya ve onları hayat tarzı olarak benimsemeye davet eder. Bunlara muhalefet edenlerin ise diğer insanlar tarafından ikaz edilmesine, uyarılmasma ve sakındırılmama çağırır.