Umut Tarlaları, Nobel Ödüllü Portekizli yazar, Jose Saramago'nun Can Yayınları arasında Körlük'ten sonra çıkan ikinci romanı. Yapıtlarında tarihe, bütün gelişmeleri ve rastlantısal ayrıntılarıyla yer veren, onu sıradan insanların beklentileri ve umutları ışığında sorgularken, yepyeni bir açıdan bakan Jose Saramago, hafif alaycı ve barok üslubuyla, zengin diliyle, ustalığını tartışılmaz bir biçimde gözler önüne seriyor. Portekiz'in güneyindeki Alentejo eyaleti, verimli toprakların göz alabildiğine uzandığı uçsuz bucaksız bir bölgedir. Halkı da, bir yanda büyük çiftlik sahipleri, öte yanda düşük ücretlerle çalıştırdıkları yoksul tarım işçileridir. Jose Saramago, bu topraklarda yaşayan ve hayatta kalma savaşı veren bir aileyi, dört kuşak boyunca izliyor; ailenin öyküsünü, yüzyılımızın başından alarak 1974 devriminin hemen öncesine kadar getiriyor. Yoksul halkın, sömürücü güçlere ilk başkaldırışından, Portekiz'deki ilk örgütlü greve giden süreç içinde, tutuklanmalar, kovuşturmalar, zulüm ve işkence, ama ille de yoksulluk ve haksızlık anlatılıyor bu büyük romanda.
Evrensel boyutlardaki toplumsal sorunlara parmak basan bu politik-tarihi roman, yazarın keskin gözlem gücüyle özgün ve unutulmaz bir romana dönüşmüş.
Umut Tarlaları, Nobel Ödüllü Portekizli yazar, Jose Saramago'nun Can Yayınları arasında Körlük'ten sonra çıkan ikinci romanı. Yapıtlarında tarihe, bütün gelişmeleri ve rastlantısal ayrıntılarıyla yer veren, onu sıradan insanların beklentileri ve umutları ışığında sorgularken, yepyeni bir açıdan bakan Jose Saramago, hafif alaycı ve barok üslubuyla, zengin diliyle, ustalığını tartışılmaz bir biçimde gözler önüne seriyor. Portekiz'in güneyindeki Alentejo eyaleti, verimli toprakların göz alabildiğine uzandığı uçsuz bucaksız bir bölgedir. Halkı da, bir yanda büyük çiftlik sahipleri, öte yanda düşük ücretlerle çalıştırdıkları yoksul tarım işçileridir. Jose Saramago, bu topraklarda yaşayan ve hayatta kalma savaşı veren bir aileyi, dört kuşak boyunca izliyor; ailenin öyküsünü, yüzyılımızın başından alarak 1974 devriminin hemen öncesine kadar getiriyor. Yoksul halkın, sömürücü güçlere ilk başkaldırışından, Portekiz'deki ilk örgütlü greve giden süreç içinde, tutuklanmalar, kovuşturmalar, zulüm ve işkence, ama ille de yoksulluk ve haksızlık anlatılıyor bu büyük romanda.
Evrensel boyutlardaki toplumsal sorunlara parmak basan bu politik-tarihi roman, yazarın keskin gözlem gücüyle özgün ve unutulmaz bir romana dönüşmüş.