Dünyanın gündemi her geçen gün felsefe üzerine düşünmeye, konuşmaya imkân vermeyen bir alana sürükleniyor. Yoğun bir şiddet, çok yakınımızda savaşlar, büyük patlamalar ve insanlık ayıpları yaşanıyor. Vicdanlar tatilde! Peki özellikle bu karmaşanın tam ortasında, felsefi düşünme şeklimize özen göstermemiz, bize yol gösterebilir mi?
Bu sayımızda içinde bulunduğumuz coğrafyayı büyük oranda ilgilendiren mültecilik ve göçmenlik üzerine bir söyleşi bulacaksınız. Bu insanlar genellikle savaştan kaçanlar. Yarın çok daha fazlası iklim mültecisi olarak bu kitleye katılacak. Çok boyutlu olan bu meseleyi düşünmeye, filozoflardan yardım istemeye devam edeceğiz.
Felsefesinin başına etiği koyan Kierkegaard da, bize fikirleriyle yol gösterici olabilecek ve Türkiye'de son yıllarda daha çok okunan bir filozof. Kapağa, Elis Şimşon ile yaptığımız söyleşiyle kendisini taşıdık ve felsefi söylemler hayatımızda hiç bir değişikliğe yaramıyorsa, bir şeylerin yanlış olup olmadığını sorguladık.
Şiddetin daha da arttığı 2016 senesini arkamızda bıraktık. Atölyede yoğunlukla tartıştığımız konulardan biri, bu şiddette evinde oturan insanların ne kadar pay sahibi olduğuydu. Hannah Arendt çalışmalarıyla önümüze verimli bir yol açtı. Çünkü şiddeti ele alırken, Arendt sayesinde, uzak doğudaki izbe atölyelerde üretilen ayakkabıları satın alarak da, bu şiddette pay sahibi olup olmadığımızı düşünme imkânı bulduk.
Grinin tonlarını kaybettiği, siyah ve beyazın egemen olduğu, eleştiri imkânının ortadan kalktığı bir kültür ortamında, derin düşünme ve düşünceyi ifade etme şansı da tükeniyor. Felsefe çalışması yapanların kendilerini bu tuzaktan sakınmaları ve eleştiri hakkına sonuna kadar sahip çıkmaları hayati öneme sahip. Üstelik bunu yaparken, genel düşünme izleklerine en ters gelen sözlere dahi kulak vermek, her farklı sesin aslında onca cılızlığına karşın içinde çok büyük bir değer taşıdığının hakkını vermek, felsefecilerin boynunun borcudur. Bunu savunmak, herhangi bir düşüncenin taraftarı olmak değil, en temel insan hakkıdır.
İçindekiler:
- Editörden 5
- Mithos Yoluyla Düşünmeye Heidegger'le Başlamak 7
Metin Bal - Estetik, Özen ve Özverinin Naif Elçisi: Ruskin 28
Alain De Botton - Moda Praksisi 34
Otto Von Bush - Elis Şimşon Söyleşisi 41
Aytaç Timur - Rahmi Öğdül Söyleşisi 48
Aytaç Timur, Yasemin Adıbelli - Kwane Anthony Appiah Söyleşisi 57
Robin Droemer, Krisha Kops - Benim! 66
Greta Lührs - Bir Kutlama Çağrısı 73
Ivan Illich - "Batı" Toplumunun İzlediği Yol 76
Manfred Max Neef, Philip Bartlett Smith - Yaşayanlar ve Meskûnlar 82
Ivan Illich - Belma Orhan 90
Aytaç Timur - Us Atölyesi 2016-17 Programı 93
Dünyanın gündemi her geçen gün felsefe üzerine düşünmeye, konuşmaya imkân vermeyen bir alana sürükleniyor. Yoğun bir şiddet, çok yakınımızda savaşlar, büyük patlamalar ve insanlık ayıpları yaşanıyor. Vicdanlar tatilde! Peki özellikle bu karmaşanın tam ortasında, felsefi düşünme şeklimize özen göstermemiz, bize yol gösterebilir mi?
Bu sayımızda içinde bulunduğumuz coğrafyayı büyük oranda ilgilendiren mültecilik ve göçmenlik üzerine bir söyleşi bulacaksınız. Bu insanlar genellikle savaştan kaçanlar. Yarın çok daha fazlası iklim mültecisi olarak bu kitleye katılacak. Çok boyutlu olan bu meseleyi düşünmeye, filozoflardan yardım istemeye devam edeceğiz.
Felsefesinin başına etiği koyan Kierkegaard da, bize fikirleriyle yol gösterici olabilecek ve Türkiye'de son yıllarda daha çok okunan bir filozof. Kapağa, Elis Şimşon ile yaptığımız söyleşiyle kendisini taşıdık ve felsefi söylemler hayatımızda hiç bir değişikliğe yaramıyorsa, bir şeylerin yanlış olup olmadığını sorguladık.
Şiddetin daha da arttığı 2016 senesini arkamızda bıraktık. Atölyede yoğunlukla tartıştığımız konulardan biri, bu şiddette evinde oturan insanların ne kadar pay sahibi olduğuydu. Hannah Arendt çalışmalarıyla önümüze verimli bir yol açtı. Çünkü şiddeti ele alırken, Arendt sayesinde, uzak doğudaki izbe atölyelerde üretilen ayakkabıları satın alarak da, bu şiddette pay sahibi olup olmadığımızı düşünme imkânı bulduk.
Grinin tonlarını kaybettiği, siyah ve beyazın egemen olduğu, eleştiri imkânının ortadan kalktığı bir kültür ortamında, derin düşünme ve düşünceyi ifade etme şansı da tükeniyor. Felsefe çalışması yapanların kendilerini bu tuzaktan sakınmaları ve eleştiri hakkına sonuna kadar sahip çıkmaları hayati öneme sahip. Üstelik bunu yaparken, genel düşünme izleklerine en ters gelen sözlere dahi kulak vermek, her farklı sesin aslında onca cılızlığına karşın içinde çok büyük bir değer taşıdığının hakkını vermek, felsefecilerin boynunun borcudur. Bunu savunmak, herhangi bir düşüncenin taraftarı olmak değil, en temel insan hakkıdır.
İçindekiler:
- Editörden 5
- Mithos Yoluyla Düşünmeye Heidegger'le Başlamak 7
Metin Bal - Estetik, Özen ve Özverinin Naif Elçisi: Ruskin 28
Alain De Botton - Moda Praksisi 34
Otto Von Bush - Elis Şimşon Söyleşisi 41
Aytaç Timur - Rahmi Öğdül Söyleşisi 48
Aytaç Timur, Yasemin Adıbelli - Kwane Anthony Appiah Söyleşisi 57
Robin Droemer, Krisha Kops - Benim! 66
Greta Lührs - Bir Kutlama Çağrısı 73
Ivan Illich - "Batı" Toplumunun İzlediği Yol 76
Manfred Max Neef, Philip Bartlett Smith - Yaşayanlar ve Meskûnlar 82
Ivan Illich - Belma Orhan 90
Aytaç Timur - Us Atölyesi 2016-17 Programı 93