İnsan bir yeri neden terk eder? Daha önce yeten ama şimdieksik hissettiren şey nedir? Değişen şartlar, yaşanmış ya da
yaşanamamış tecrübeler ya da sadece geçen zaman mı? İnsan,zaman, mekan üçgeninde belleğimizde en zayıf kalan hatıralar
muhtemelen o ya da bu nedenle geride bıraktığımız fizikselalanlardır.
Önce boyutlar kaybolur, yıllar sonra döndüğümüz mahalledesokaklar hatırladığımız kadar geniş değildir artık. Ardındaninsanların yüzleri unutulur sonra isimleri. Kullandığımız eşyalaryeniden görene kadar silinir belleğimizden. Usul usul unuturuz.Bazen sadece hatırlamak için fotoğraf çekiyoruz. Fotoğrafıçektiğimiz an hissettiklerimizi unutmamak için. Hani bir anöncesinden tamamen farklı olan o bir sonraki an varya. İşte ordakalmak istiyoruz.
Ruhlarımızı tazeleyen ilk sayının ardından yeni bir sorumuz var.
Yaşadığımız yerleri neden terk ediyoruz? Ne kadarını beraberimizdegötürebiliyoruz?
Mekanla kurduğumuz bağ bizi nasıl etkiliyor?
Zamanın mekan üzerindeki yıkıcı etkisi bize ne hissettiriyor ?
Ordaolmak veya olmamak neden bu kadar önemli ? Peki neden geridönüyoruz?
Bu sayıda onlarca ülkede kendi hayat hikâyesinin peşine düşenEmin Altan'ı, Cevahir Buğu'dan insansız bir gelecek ütopyasını,
kendi kişisel yolculuğumu anlattığım Tenha'yı ve İsmailGökçe'nin zamansız ve uzamsız bir tekinsizlik halini belgelediği
Araf'ı sayfalarımıza taşıyoruz. Ayrıca Evren Özesen'in Yol, DilaraArısoy'un Berrak Sessizlik ve Sinan Kılıç'ın Austro Tütün Deposu
serileri ile kişisel ve toplumsal perspektiften terk edilen, özlenen,unutulan ve unutulmayacak anlara tanıklık ediyoruz.
Bitirmeden Uzak'ın gönüllü bir fotoğrafçı ve yazar grubu ileyayımlanmaya devam ettiğini ve dergiyi daha sık sizlerle
buluşturabilmek için imkanlarımızı geliştirmeye çalıştığımızıpaylaşmak istiyorum. Dergi için katkıda bulunabileceğiniz maddi
ya da manevi olanaklarınız olduğunu düşünüyorsanız lütfenbizimle künyede bulunan iletişim bilgileri üzerinden irtibata geçin.
Yeniden uzaklarda buluşmak dileğiyle.
Tuncay Dersinlioğlu
İnsan bir yeri neden terk eder? Daha önce yeten ama şimdieksik hissettiren şey nedir? Değişen şartlar, yaşanmış ya da
yaşanamamış tecrübeler ya da sadece geçen zaman mı? İnsan,zaman, mekan üçgeninde belleğimizde en zayıf kalan hatıralar
muhtemelen o ya da bu nedenle geride bıraktığımız fizikselalanlardır.
Önce boyutlar kaybolur, yıllar sonra döndüğümüz mahalledesokaklar hatırladığımız kadar geniş değildir artık. Ardındaninsanların yüzleri unutulur sonra isimleri. Kullandığımız eşyalaryeniden görene kadar silinir belleğimizden. Usul usul unuturuz.Bazen sadece hatırlamak için fotoğraf çekiyoruz. Fotoğrafıçektiğimiz an hissettiklerimizi unutmamak için. Hani bir anöncesinden tamamen farklı olan o bir sonraki an varya. İşte ordakalmak istiyoruz.
Ruhlarımızı tazeleyen ilk sayının ardından yeni bir sorumuz var.
Yaşadığımız yerleri neden terk ediyoruz? Ne kadarını beraberimizdegötürebiliyoruz?
Mekanla kurduğumuz bağ bizi nasıl etkiliyor?
Zamanın mekan üzerindeki yıkıcı etkisi bize ne hissettiriyor ?
Ordaolmak veya olmamak neden bu kadar önemli ? Peki neden geridönüyoruz?
Bu sayıda onlarca ülkede kendi hayat hikâyesinin peşine düşenEmin Altan'ı, Cevahir Buğu'dan insansız bir gelecek ütopyasını,
kendi kişisel yolculuğumu anlattığım Tenha'yı ve İsmailGökçe'nin zamansız ve uzamsız bir tekinsizlik halini belgelediği
Araf'ı sayfalarımıza taşıyoruz. Ayrıca Evren Özesen'in Yol, DilaraArısoy'un Berrak Sessizlik ve Sinan Kılıç'ın Austro Tütün Deposu
serileri ile kişisel ve toplumsal perspektiften terk edilen, özlenen,unutulan ve unutulmayacak anlara tanıklık ediyoruz.
Bitirmeden Uzak'ın gönüllü bir fotoğrafçı ve yazar grubu ileyayımlanmaya devam ettiğini ve dergiyi daha sık sizlerle
buluşturabilmek için imkanlarımızı geliştirmeye çalıştığımızıpaylaşmak istiyorum. Dergi için katkıda bulunabileceğiniz maddi
ya da manevi olanaklarınız olduğunu düşünüyorsanız lütfenbizimle künyede bulunan iletişim bilgileri üzerinden irtibata geçin.
Yeniden uzaklarda buluşmak dileğiyle.
Tuncay Dersinlioğlu