Muhammed b. Ali b. Ebî Tâlib meydanda Ubeydullah b. Ömer b. el-Hattâb'ın karşısına çıktı. Bunun üzerine Ali oğlu Muhammed'i çağırdı ve onu engelleyerek Ubeydullah'a, “Seninle ben vuruşacağım,” dedi. Ubeydullah: “Seninle düello yapmaya ihtiyaç yok,” dedi ve geri çekildi. Muhammed: “Ey babam! Bu fâsığa, alçak ve Allah düşmanına karşı bizzat sen nasıl çıkarsın? Vallahi babası (Ömer) bile seninle mübarezeye çıkmak istese ona karşı bile çıkmanı münasip görmezdim,” deyince Ali: “Oğlum, onun [babası (Ömer) hakkında kötü söz söyleme] ancak hayır söyle, Allah ona rahmet etsin,” diye karşılık verdi.
… Adam, “Ben ailemi bırakıp çıktığımda hak üzere olduğumuza ve hasımlarımızın dalalette olduklarına inanıyordum. Ben bu kanaat üzere olmaya devam ettim. Ancak, bu sabah olduğunda bizim müezzinimiz namaz için çağrıda bulundu, şehadet kelimesiyle Allah'tan başka ilah olmadığını ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu bildirdi. Onların müezzini de aynısını söyledi. Sonra namaz kılındı. Biz de onlar da aynı namazı kıldık, aynı davette bulunduk ve aynı kitabı okuduk. Aynı Peygamber'e de inanıyoruz,” dedi.
… “Sıffîn'de (iki taraftan) insanların kellelerinin atıldığı ve kelleler tepesi olarak adlandırılan bir tepe vardı.”
… Bir genç, “Ben sizinle savaşacağım. Zira bana anlatıldığına göre sizin lideriniz (Ali) namaz kılmaz, sizler de namaz kılmazmışsınız ve lideriniz halifemizi (Osman) öldürdü. Siz de ona yardım ettiniz,” dedi.
Muhammed b. Ali b. Ebî Tâlib meydanda Ubeydullah b. Ömer b. el-Hattâb'ın karşısına çıktı. Bunun üzerine Ali oğlu Muhammed'i çağırdı ve onu engelleyerek Ubeydullah'a, “Seninle ben vuruşacağım,” dedi. Ubeydullah: “Seninle düello yapmaya ihtiyaç yok,” dedi ve geri çekildi. Muhammed: “Ey babam! Bu fâsığa, alçak ve Allah düşmanına karşı bizzat sen nasıl çıkarsın? Vallahi babası (Ömer) bile seninle mübarezeye çıkmak istese ona karşı bile çıkmanı münasip görmezdim,” deyince Ali: “Oğlum, onun [babası (Ömer) hakkında kötü söz söyleme] ancak hayır söyle, Allah ona rahmet etsin,” diye karşılık verdi.
… Adam, “Ben ailemi bırakıp çıktığımda hak üzere olduğumuza ve hasımlarımızın dalalette olduklarına inanıyordum. Ben bu kanaat üzere olmaya devam ettim. Ancak, bu sabah olduğunda bizim müezzinimiz namaz için çağrıda bulundu, şehadet kelimesiyle Allah'tan başka ilah olmadığını ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu bildirdi. Onların müezzini de aynısını söyledi. Sonra namaz kılındı. Biz de onlar da aynı namazı kıldık, aynı davette bulunduk ve aynı kitabı okuduk. Aynı Peygamber'e de inanıyoruz,” dedi.
… “Sıffîn'de (iki taraftan) insanların kellelerinin atıldığı ve kelleler tepesi olarak adlandırılan bir tepe vardı.”
… Bir genç, “Ben sizinle savaşacağım. Zira bana anlatıldığına göre sizin lideriniz (Ali) namaz kılmaz, sizler de namaz kılmazmışsınız ve lideriniz halifemizi (Osman) öldürdü. Siz de ona yardım ettiniz,” dedi.