Sufle ve Bana Yardım Et romanlarıyla adından çokça söz ettiren Aslı E. Perker, yeni romanında Osmanlı'nın son dönemindeki siyasi kamplaşmaları, belirsizlikleri, günlük yaşamı, İstanbul'un ve Anadolu'nun durumunu müthiş bir sürükleyicilikle anlatıyor. Vakit Hazan bir “tarihi macera”, hatta romanın başkahramanı Handan'ın deyişiyle bir tür “espiyonaj novella!”
Osmanlı'nın sona yaklaştığı sancılı bir dönemde geçen roman, kesin gibi görünen “yıkılışa” ve henüz belli belirsiz olan “sonrasına” odaklanıyor. Milli Mücadele'ye katılanlar ile Mandacılar karşı karşıya gelmiş; Mustafa Kemal'e canıgönülden inananlarla ona güvenmeyenler kendi içlerinde ve birbirleriyle kavga halindeler… Bu kargaşanın içinde, kendisini kurtuluşa adamış 18 yaşında bir genç kız da var: Handan.
Handan'ın bir Osmanlı Paşası olan sevgili babasından gizli katıldığı Teşkilat-ı Mahsusa'daki görevi, önemli mektupları sahiplerine ulaştırmak ve saraydaki kıymetli eserleri İttifak Devletleri el koymadan önce Anadolu'ya kaçırmaktır.
Vatan aşkıyla ülke için çalışırken, gönlü bir yandan da “yasak aşk”a düşer. Ülke bu durumdayken aşk düşünmeyi kendine yakıştıramaz ama o, 1920'lerin zor koşullarında Anadolu yollarında kendisini, hayatı, siyaseti ve aşkı daha iyi tanıyacaktır.
Sufle ve Bana Yardım Et romanlarıyla adından çokça söz ettiren Aslı E. Perker, yeni romanında Osmanlı'nın son dönemindeki siyasi kamplaşmaları, belirsizlikleri, günlük yaşamı, İstanbul'un ve Anadolu'nun durumunu müthiş bir sürükleyicilikle anlatıyor. Vakit Hazan bir “tarihi macera”, hatta romanın başkahramanı Handan'ın deyişiyle bir tür “espiyonaj novella!”
Osmanlı'nın sona yaklaştığı sancılı bir dönemde geçen roman, kesin gibi görünen “yıkılışa” ve henüz belli belirsiz olan “sonrasına” odaklanıyor. Milli Mücadele'ye katılanlar ile Mandacılar karşı karşıya gelmiş; Mustafa Kemal'e canıgönülden inananlarla ona güvenmeyenler kendi içlerinde ve birbirleriyle kavga halindeler… Bu kargaşanın içinde, kendisini kurtuluşa adamış 18 yaşında bir genç kız da var: Handan.
Handan'ın bir Osmanlı Paşası olan sevgili babasından gizli katıldığı Teşkilat-ı Mahsusa'daki görevi, önemli mektupları sahiplerine ulaştırmak ve saraydaki kıymetli eserleri İttifak Devletleri el koymadan önce Anadolu'ya kaçırmaktır.
Vatan aşkıyla ülke için çalışırken, gönlü bir yandan da “yasak aşk”a düşer. Ülke bu durumdayken aşk düşünmeyi kendine yakıştıramaz ama o, 1920'lerin zor koşullarında Anadolu yollarında kendisini, hayatı, siyaseti ve aşkı daha iyi tanıyacaktır.