Lucretius'un De Rerum Natura'da, ele aldığı olaylar, sorduğu sorular bir bütün olarak, bizim çağımızın da ilgilendiği, bir çok bakımdan üzerine eğildiği, çözmeye çalıştığı konulardır. Bilimin, eski dinlerin doğuşundan günümüze değin gelişen, geçmiş yılların uğraştığı varlık alanlarını yeni görüşlerin ışığı altında, yeni ölçülerle ele alması; bilginin kesinlik isteyen, yöneldiğini en ince öğesine değin “bilinmez” olmaktan kurtarmaya, aydınlatmaya çalışan tükenmez çabasıdır.
Bilgide, bilimde kesin sonuca vardırmadan “bir kıyıya atma” yoktur. Bunun en açık örneği, 2500 yıllık öğeler öğretisi (atom kuramı) sayılır. Gelecek çağ düşünürlerinin öğeler öğretisini yeniden, başka bir açıdan, ele almayacakları şimdiden kestirilemez. Bugün bile öğenin yapısını ilgilendiren birçok soru vardır. öğelerle bağlaşımlı yığın yığın konu bulunuyor.
İsmet Zeki Eyüboğlu'nun Latince'den dilimize kazandırdığı bu eserin, ilk çevrildiği yıllarda olduğu gibi şimdi de felsefe eğitiminde önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz...
Lucretius'un De Rerum Natura'da, ele aldığı olaylar, sorduğu sorular bir bütün olarak, bizim çağımızın da ilgilendiği, bir çok bakımdan üzerine eğildiği, çözmeye çalıştığı konulardır. Bilimin, eski dinlerin doğuşundan günümüze değin gelişen, geçmiş yılların uğraştığı varlık alanlarını yeni görüşlerin ışığı altında, yeni ölçülerle ele alması; bilginin kesinlik isteyen, yöneldiğini en ince öğesine değin “bilinmez” olmaktan kurtarmaya, aydınlatmaya çalışan tükenmez çabasıdır.
Bilgide, bilimde kesin sonuca vardırmadan “bir kıyıya atma” yoktur. Bunun en açık örneği, 2500 yıllık öğeler öğretisi (atom kuramı) sayılır. Gelecek çağ düşünürlerinin öğeler öğretisini yeniden, başka bir açıdan, ele almayacakları şimdiden kestirilemez. Bugün bile öğenin yapısını ilgilendiren birçok soru vardır. öğelerle bağlaşımlı yığın yığın konu bulunuyor.
İsmet Zeki Eyüboğlu'nun Latince'den dilimize kazandırdığı bu eserin, ilk çevrildiği yıllarda olduğu gibi şimdi de felsefe eğitiminde önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz...