Herhangi bir kitabın, sadece konusunu değil aynı zamanda yazılış aşamasını da anlatması mümkündür. Bu kitap, İslâm dünyasının (1-1342/622-1924) yılları arasında Asya, Avrupa ve Afrika'daki siyâsî tarihini ele almaktadır. İslâm tarihini okuduğum zaman, orada cereyan eden olayların, - Asr-ı Saadet dönemi istisna tutulacak olursa - devletlerin ömrüyle alakalı olarak İbni Haldûn'un söylediklerine uygun şekilde; doğuş, gelişme, zirveye çıkış ve yıkılış şeklinde belli bir hat üzerinde seyrettiğini fark ettim.
Bu aşamaların içinde ise, devleti ortadan kaldırmak amacıyla hiç beklemeksizin büyüyerek ona hasar verecek, izleri daima canlı kalacak ve sonraki nesillere bir ibret olacak olan gizli bir tohum bulunmaktadır. Bu kitapta, Câhiliyye dönemiyle bir giriş yaptıktan sonra İslâmî dönemin sekiz asırlık seyrini özet şekilde sunacağım.
Eğer Asr-ı Saâdet, İslâm dininin inanç esaslarını koymuş, yöntemini belirlemiş ve Arap Yarımadası'nın parçalarını bir tek siyâsî ve dinî yönetim altında toplamış ise, uyulacak en doğru yol olan Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatı, takdim ettiği zengin bilgilerle yaşamaya devam etmektedir. Bu sebeple babaların oğullara öğretmesi gereken güzellikler de ondadır. Hatta o, insan gücünün ulaşabileceği beşerî olgunluğun en yüce örneğidir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), ahlâkî, aklî ve psikolojik alandaki bütün yüce sıfatlarla nitelenmiştir. “Onu Rabbi terbiye etmiştir ve ne güzel terbiye etmiştir. Ve onu, inandığın takdirde, zaman içinde bozulmuş olan şeyleri düzeltme gücünü bulacağın güçlü şahsiyet için canlı bir örnek kılmıştır.” Bu sebeple Hz. Muhammed (s.a.v.), kavminin gelenek ve fikirlerini değiştirecek, bozuk ahlâklarını düzeltecek, onları güçlü bir şekilde yüce örnekliğin yoluna sevk edecek ve en üstün ve en temiz hayat seviyesine yükseltecek gücü bulmuştur. “Onun hayatı, imanlarının gücüyle yollarını açacak olanlar için pratik bir derstir.”
Herhangi bir kitabın, sadece konusunu değil aynı zamanda yazılış aşamasını da anlatması mümkündür. Bu kitap, İslâm dünyasının (1-1342/622-1924) yılları arasında Asya, Avrupa ve Afrika'daki siyâsî tarihini ele almaktadır. İslâm tarihini okuduğum zaman, orada cereyan eden olayların, - Asr-ı Saadet dönemi istisna tutulacak olursa - devletlerin ömrüyle alakalı olarak İbni Haldûn'un söylediklerine uygun şekilde; doğuş, gelişme, zirveye çıkış ve yıkılış şeklinde belli bir hat üzerinde seyrettiğini fark ettim.
Bu aşamaların içinde ise, devleti ortadan kaldırmak amacıyla hiç beklemeksizin büyüyerek ona hasar verecek, izleri daima canlı kalacak ve sonraki nesillere bir ibret olacak olan gizli bir tohum bulunmaktadır. Bu kitapta, Câhiliyye dönemiyle bir giriş yaptıktan sonra İslâmî dönemin sekiz asırlık seyrini özet şekilde sunacağım.
Eğer Asr-ı Saâdet, İslâm dininin inanç esaslarını koymuş, yöntemini belirlemiş ve Arap Yarımadası'nın parçalarını bir tek siyâsî ve dinî yönetim altında toplamış ise, uyulacak en doğru yol olan Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatı, takdim ettiği zengin bilgilerle yaşamaya devam etmektedir. Bu sebeple babaların oğullara öğretmesi gereken güzellikler de ondadır. Hatta o, insan gücünün ulaşabileceği beşerî olgunluğun en yüce örneğidir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), ahlâkî, aklî ve psikolojik alandaki bütün yüce sıfatlarla nitelenmiştir. “Onu Rabbi terbiye etmiştir ve ne güzel terbiye etmiştir. Ve onu, inandığın takdirde, zaman içinde bozulmuş olan şeyleri düzeltme gücünü bulacağın güçlü şahsiyet için canlı bir örnek kılmıştır.” Bu sebeple Hz. Muhammed (s.a.v.), kavminin gelenek ve fikirlerini değiştirecek, bozuk ahlâklarını düzeltecek, onları güçlü bir şekilde yüce örnekliğin yoluna sevk edecek ve en üstün ve en temiz hayat seviyesine yükseltecek gücü bulmuştur. “Onun hayatı, imanlarının gücüyle yollarını açacak olanlar için pratik bir derstir.”