Veliaht, dört bin yıllık bir dostluğun hikâyesi!.. O dost ki bir at. Türkler için atlar çok büyük değer ifade eder. Kaşgarlı Mahmud, “At Türk'ün Kanadıdır” diye bahsetmiştir.
Atı; hep dağ başlarında yelelerinden rüzgârlar süzülürken düşünürüm, gemsiz ve de eyersiz. Yaylalarda şaha kalkıp, ayaklarından şimşekler çakarken, gamsız ve kedersiz. Kızıl ufuklara doğru uçar gibi dörtnala giderken, korkusuz... Geceleri tüyleri deniz dalgası, yakamozlar parlarken düşünürüm, başım omzuna yaslı. Yıldız alacası kâküllerini sabah yeli okşarken; sonsuzluk yolcusu, bir ışık ufuklarda parlarken düşünürüm...
Veliaht, Bağdat'ta 1928 de doğup 1950 de Eskişehir'in Çifteler Harası'nda ölen Sa'ad adlı atın romanıdır. Koşu hayatına Irak'da başlayıp, Lübnan ve Hindistan'da devam etmiştir. Bağdatlı zengin bir ailenin atı olan Sa'ad, Bonbay'da kaybettiği yarıştan dolayı gözden düşünce geri getirilip sütçü beygiri olarak çalıştırılmıştır. Koşu hayatı çok kısa süren Sa'ad son yarışına kadar hiç yarış kaybetmemiş, saf kan Arap bir yarış atıdır. Türkiye'de, asil kan Arap atçılığı yetiştirme kararı alınınca, Bağdat'tan 1933'de satın alınıp, Bursa Karacabey Harasına getirilerek damızlık yapılmıştır.
Baba Sa'ad'ın ölümü Çifteler Harası'nda olmasına rağmen mezarı Karacabey Harası'ndadır.
Veliaht, dört bin yıllık bir dostluğun hikâyesi!.. O dost ki bir at. Türkler için atlar çok büyük değer ifade eder. Kaşgarlı Mahmud, “At Türk'ün Kanadıdır” diye bahsetmiştir.
Atı; hep dağ başlarında yelelerinden rüzgârlar süzülürken düşünürüm, gemsiz ve de eyersiz. Yaylalarda şaha kalkıp, ayaklarından şimşekler çakarken, gamsız ve kedersiz. Kızıl ufuklara doğru uçar gibi dörtnala giderken, korkusuz... Geceleri tüyleri deniz dalgası, yakamozlar parlarken düşünürüm, başım omzuna yaslı. Yıldız alacası kâküllerini sabah yeli okşarken; sonsuzluk yolcusu, bir ışık ufuklarda parlarken düşünürüm...
Veliaht, Bağdat'ta 1928 de doğup 1950 de Eskişehir'in Çifteler Harası'nda ölen Sa'ad adlı atın romanıdır. Koşu hayatına Irak'da başlayıp, Lübnan ve Hindistan'da devam etmiştir. Bağdatlı zengin bir ailenin atı olan Sa'ad, Bonbay'da kaybettiği yarıştan dolayı gözden düşünce geri getirilip sütçü beygiri olarak çalıştırılmıştır. Koşu hayatı çok kısa süren Sa'ad son yarışına kadar hiç yarış kaybetmemiş, saf kan Arap bir yarış atıdır. Türkiye'de, asil kan Arap atçılığı yetiştirme kararı alınınca, Bağdat'tan 1933'de satın alınıp, Bursa Karacabey Harasına getirilerek damızlık yapılmıştır.
Baba Sa'ad'ın ölümü Çifteler Harası'nda olmasına rağmen mezarı Karacabey Harası'ndadır.