Tezimizin konusu Ceza Muhakemesi Hukukunda Vücudun Muayenesi ve Örnek Alma 'dır. Bu konu, Adli Tıp, İnsan Haklan ve Ceza Muhakemesi Hukuku bilimleri arasındaki multidisipliner alanda düzenlenmiştir. Teknolojiyle birlikte bilimsel delil anlayışının da gelişmesi ve muhakeme süjelerinin vücutlan üzerinden elde edilen delillerin ceza muhakemesinde daha çok yer tutmaya başlaması konunun önemini artınnıştır.
Daha önce 1412 S. CMUK un 66/3 maddesinde düzenlenen konu, ceza muhakemesi hukukumuza 5271 Sayılı CMK. 75 vd. maddeleriyle ayrıntılı olarak girmiş olduğundan, pozitif hukukta bu konuyla ilgili olarak bir boşluk bulunmaktadır.
Konu, uygulamacı ve araştırmacılara ışık tutacak şekilde Ceza Muhakeme Hukuku, Adli Tıp ve İnsan Haklan doktrinleri açısından sunulmaya çalışılmıştır. Konunun tarihsel gelişimi, çeşitli ülke uygulamaları, ulusal doktrinimizde kabul edilen fikirler ve her konuyla ilgili kanaatlerimiz ve olmasını doğru bulduğumuz hukuki yapı tartışmalı bir şekilde açıklanmaya, tezlerimiz bilimsel temellere dayandırılarak sunulmaya çalışılmıştır. Mehaz Alman Ceza Muhakemesi Hukukundaki düzenlemelerle, Anglo-Sakson Hukukunda mevcut yapı tartışmalı olarak incelenip aktarılmıştır.
Sağlık, kişi dokunulmazlığı ve özel hayatın gizliliği haklannı ihlal edebilecek bir koruma tedbiri olması nedeniyle, yargılama makamları, kolluk ve adli tıp birimlerince konunun iyi bilinmesi, insan haklan ihlallerini de engelleyeceğinden, hukukumuzdaki bu boşluğun kısmen de doldurulması amaçlanmıştır. Anlatımın dağılmaması düşüncesiyle ayrıntılı bilgi aktarımları dipnotlarda verilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ülkemiz araştırmacı ve uygulayıcılarına faydalı olması umulmaktadır.
Ceza Muhakemesi Hukukunda delil önemli bir yer işgal eder. Klasik yöntemlerle elde edilen delililerin yanısıra, insan vücudundan delil elde etmek, adeta ayrı bir Hukuk Dalı doğmasına neden olmuştur.
Mesele, bilimsel ve tıbbi yöntemlerle şüphelinin, mağdurun veya ceza muhakemesinde süje sıfatı taşımayan kişilerin vücûtlarının, önce şüphe sebebi, sonra da delil olacak, belirti ve bulgular yönünden incelenmesinin, insan hakları ve tıbbi deontoloji ile olan ilişkisi meselesidir. Anayasamızın 17 nci maddesinde kişi dokunulmazlığı hakkı kabul edilmiştir. Basit mauyene dışındaki hallerde, bireyin Anayasa ile teminat altına alınmış bulunan bu hakkının, Devlet tarafından delil elde etmek amacıyla sınırlandırılması için, Kanun ile ve hukuka uygun bir düzenleme yapılmış olmalıdır. İşte, yıllardan beri çalışmalarını izlediğim ve takdir ile desteklediğim Dr. Hakan Kızılarslan, bu çok zor konuda çalıştı ve elinizdeki kitabı, Doktora Tezi olarak yazdı.
Bukitabıincelediğinizde, aradığmız hemen hemen herkonuyadeğinildiğini göreceksiniz. Arama ile vücut muayenesinin farkı, vücut muayenesinin koşulları, sanık ve diğer kişilerin muayenesindeki özellikler gibi konular ayrıntılı olarak incelenmiştir. Titiz bir inceleme ile, mukayeseli hukuk kaynakları tüketildiği gibi, Türk Hukuku bakımından da incelenmemiş kaynak bırakılmamıştır. Yargıtay içtihatları açısından da doyurucu bir çalışma yapılmıştır.
Vücut muayenesi ve örnek alma, bilirkişilik kurumu ile de yakından ilgilidir. Dr. Kızılarslan, bu çalışmasında bilirkişilik hakkında da etraflı araştırmalar yapmıştır. Yeni Ceza Muhakemesi Kanunumuzun bilirkişilik konusunda kabul ettiği yeni sistemden sonra, bu hükümlerin bilimsel açıdan incelenmesi ve açıklanması gerekli olmuştu. Bu kitapta yapılan açıklamalar, bilirkişilik hukuku açısından da incelenmeye değer niteliktedir.
Tezimizin konusu Ceza Muhakemesi Hukukunda Vücudun Muayenesi ve Örnek Alma 'dır. Bu konu, Adli Tıp, İnsan Haklan ve Ceza Muhakemesi Hukuku bilimleri arasındaki multidisipliner alanda düzenlenmiştir. Teknolojiyle birlikte bilimsel delil anlayışının da gelişmesi ve muhakeme süjelerinin vücutlan üzerinden elde edilen delillerin ceza muhakemesinde daha çok yer tutmaya başlaması konunun önemini artınnıştır.
Daha önce 1412 S. CMUK un 66/3 maddesinde düzenlenen konu, ceza muhakemesi hukukumuza 5271 Sayılı CMK. 75 vd. maddeleriyle ayrıntılı olarak girmiş olduğundan, pozitif hukukta bu konuyla ilgili olarak bir boşluk bulunmaktadır.
Konu, uygulamacı ve araştırmacılara ışık tutacak şekilde Ceza Muhakeme Hukuku, Adli Tıp ve İnsan Haklan doktrinleri açısından sunulmaya çalışılmıştır. Konunun tarihsel gelişimi, çeşitli ülke uygulamaları, ulusal doktrinimizde kabul edilen fikirler ve her konuyla ilgili kanaatlerimiz ve olmasını doğru bulduğumuz hukuki yapı tartışmalı bir şekilde açıklanmaya, tezlerimiz bilimsel temellere dayandırılarak sunulmaya çalışılmıştır. Mehaz Alman Ceza Muhakemesi Hukukundaki düzenlemelerle, Anglo-Sakson Hukukunda mevcut yapı tartışmalı olarak incelenip aktarılmıştır.
Sağlık, kişi dokunulmazlığı ve özel hayatın gizliliği haklannı ihlal edebilecek bir koruma tedbiri olması nedeniyle, yargılama makamları, kolluk ve adli tıp birimlerince konunun iyi bilinmesi, insan haklan ihlallerini de engelleyeceğinden, hukukumuzdaki bu boşluğun kısmen de doldurulması amaçlanmıştır. Anlatımın dağılmaması düşüncesiyle ayrıntılı bilgi aktarımları dipnotlarda verilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ülkemiz araştırmacı ve uygulayıcılarına faydalı olması umulmaktadır.
Ceza Muhakemesi Hukukunda delil önemli bir yer işgal eder. Klasik yöntemlerle elde edilen delililerin yanısıra, insan vücudundan delil elde etmek, adeta ayrı bir Hukuk Dalı doğmasına neden olmuştur.
Mesele, bilimsel ve tıbbi yöntemlerle şüphelinin, mağdurun veya ceza muhakemesinde süje sıfatı taşımayan kişilerin vücûtlarının, önce şüphe sebebi, sonra da delil olacak, belirti ve bulgular yönünden incelenmesinin, insan hakları ve tıbbi deontoloji ile olan ilişkisi meselesidir. Anayasamızın 17 nci maddesinde kişi dokunulmazlığı hakkı kabul edilmiştir. Basit mauyene dışındaki hallerde, bireyin Anayasa ile teminat altına alınmış bulunan bu hakkının, Devlet tarafından delil elde etmek amacıyla sınırlandırılması için, Kanun ile ve hukuka uygun bir düzenleme yapılmış olmalıdır. İşte, yıllardan beri çalışmalarını izlediğim ve takdir ile desteklediğim Dr. Hakan Kızılarslan, bu çok zor konuda çalıştı ve elinizdeki kitabı, Doktora Tezi olarak yazdı.
Bukitabıincelediğinizde, aradığmız hemen hemen herkonuyadeğinildiğini göreceksiniz. Arama ile vücut muayenesinin farkı, vücut muayenesinin koşulları, sanık ve diğer kişilerin muayenesindeki özellikler gibi konular ayrıntılı olarak incelenmiştir. Titiz bir inceleme ile, mukayeseli hukuk kaynakları tüketildiği gibi, Türk Hukuku bakımından da incelenmemiş kaynak bırakılmamıştır. Yargıtay içtihatları açısından da doyurucu bir çalışma yapılmıştır.
Vücut muayenesi ve örnek alma, bilirkişilik kurumu ile de yakından ilgilidir. Dr. Kızılarslan, bu çalışmasında bilirkişilik hakkında da etraflı araştırmalar yapmıştır. Yeni Ceza Muhakemesi Kanunumuzun bilirkişilik konusunda kabul ettiği yeni sistemden sonra, bu hükümlerin bilimsel açıdan incelenmesi ve açıklanması gerekli olmuştu. Bu kitapta yapılan açıklamalar, bilirkişilik hukuku açısından da incelenmeye değer niteliktedir.