Anayasa'nın 17. maddesinin ikinci fıkrasında kişilerin vücut bütünlüğünün dokunulamaz olduğu istisna tanınarak vurgulanmaktadır. Bu kapsamda tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller birer istisnadır. Bu istisnai durum ve sınırlamalar, insan hakları doktrininde tartışma konusudur. Nitekim vücut bütünlüğüne yönelik müdahalelerle ilgili meseleler, rızaya dayansa bile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin başta 3. ve 8. maddesi olmak üzere 2., 6., 9. ve 10. maddelerinin kapsamına da girmektedir.
Kitapta münhasıran vücut bütünlüğüne yönelik müdahalelerden rıza aranmadan gerçekleştirilen haller ele alınmıştır. Dolayısıyla kişinin daha önceden iradesini açıklayabilme fırsatını elde edebildiği, buna karşın devletin kişinin iradesine önem atfetmeyerek müdahalede bulunduğu durumlar özel hayata saygı hakkı ve kötü muamele yasağı bağlamında incelenmiştir. Bunun bir sonucu olarak bireyin sahip olduğu belli haklar ile kamunun yetkileri ve yükümlülükleri temelinde, -hukuka uygun olduğu inancıyla- vücut bütünlüğüne yönelik rıza aranmaksızın gerçekleştirilen müdahalelerin incelenmesi amaçlanmıştır. Konumuzun kapsamının bu şekilde olması nedeniyle geçerli rızanın nasıl olması gerektiği, rıza ehliyeti ya da “varsayılan rıza” meselesi irdelenmeye gerek duyulmaksızın kişinin yahut temsilcisinin iradesine önem atfetmeden gerçekleştirilebilen müdahalelerden söz edilmiştir.
Birinci bölümde, güncel haliyle mevcut Anayasa kapsamında temel hak ve hürriyetleri sınırlamanın sınırına ilişkin ilkelere değinilmiş ve özellikle Anayasa'nın 17. maddesi irdelenmiştir.
İkinci bölümde özel hayata saygı hakkı ve kötü muamele yasağı bağlamında rıza aranmaksızın gerçekleştirilen müdahalelerin görünüm biçimleri incelenmiştir. Konuya ilişkin haklar temelinde Strazburg organlarının pratiği bu bölümde ele alınmıştır.
Son bölümde insan hakları yargısında en sık karşılaşılan sorunlu alanlar uygulamacıların bakış açısını da yansıtmak suretiyle ilgili mevzuatla birlikte değerlendirilmiş, daha sonra mevcut veya muhtemel sorunlara yönelik birtakım önerilerde bulunulmuştur.
Anayasa'nın 17. maddesinin ikinci fıkrasında kişilerin vücut bütünlüğünün dokunulamaz olduğu istisna tanınarak vurgulanmaktadır. Bu kapsamda tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller birer istisnadır. Bu istisnai durum ve sınırlamalar, insan hakları doktrininde tartışma konusudur. Nitekim vücut bütünlüğüne yönelik müdahalelerle ilgili meseleler, rızaya dayansa bile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin başta 3. ve 8. maddesi olmak üzere 2., 6., 9. ve 10. maddelerinin kapsamına da girmektedir.
Kitapta münhasıran vücut bütünlüğüne yönelik müdahalelerden rıza aranmadan gerçekleştirilen haller ele alınmıştır. Dolayısıyla kişinin daha önceden iradesini açıklayabilme fırsatını elde edebildiği, buna karşın devletin kişinin iradesine önem atfetmeyerek müdahalede bulunduğu durumlar özel hayata saygı hakkı ve kötü muamele yasağı bağlamında incelenmiştir. Bunun bir sonucu olarak bireyin sahip olduğu belli haklar ile kamunun yetkileri ve yükümlülükleri temelinde, -hukuka uygun olduğu inancıyla- vücut bütünlüğüne yönelik rıza aranmaksızın gerçekleştirilen müdahalelerin incelenmesi amaçlanmıştır. Konumuzun kapsamının bu şekilde olması nedeniyle geçerli rızanın nasıl olması gerektiği, rıza ehliyeti ya da “varsayılan rıza” meselesi irdelenmeye gerek duyulmaksızın kişinin yahut temsilcisinin iradesine önem atfetmeden gerçekleştirilebilen müdahalelerden söz edilmiştir.
Birinci bölümde, güncel haliyle mevcut Anayasa kapsamında temel hak ve hürriyetleri sınırlamanın sınırına ilişkin ilkelere değinilmiş ve özellikle Anayasa'nın 17. maddesi irdelenmiştir.
İkinci bölümde özel hayata saygı hakkı ve kötü muamele yasağı bağlamında rıza aranmaksızın gerçekleştirilen müdahalelerin görünüm biçimleri incelenmiştir. Konuya ilişkin haklar temelinde Strazburg organlarının pratiği bu bölümde ele alınmıştır.
Son bölümde insan hakları yargısında en sık karşılaşılan sorunlu alanlar uygulamacıların bakış açısını da yansıtmak suretiyle ilgili mevzuatla birlikte değerlendirilmiş, daha sonra mevcut veya muhtemel sorunlara yönelik birtakım önerilerde bulunulmuştur.