Burası Karadeniz'di. Yazın gündüz sıcaklığı yakıcı olsa da, geceleri insana ceket giydirecek kadar soğuk oluyordu. Ağaçların yapraklarına ve yerdeki otların üzerine nemli havanın geceden indirdiği çiy, doğanın yüzeyini yağmur yağmışçasına tümden ıslatıyordu.
Güneş, bu çiy damlaalrının meydana getirdiği ıslaklığa vurunca ağu ağacı gibi geniş yapraklarının yüzeyi yakamozlaşıyor, göz kamaştırıcı bir güzellik oluşturuyordu. Güneş yükseldikçe ve ısı arttıkça yerdeki çiy damlacıkları buharlaşıp yoğun bir sis ve bulutlaşma oluşturuyordu. Yerdeki sıcaklığın oranına ve güneşin sıcaklık derecesine göre oluşan sisin durumu da değişiyordu. Bazen çok kalın bir perde olup havanın sıcaklığından yavaş yavaş derin vadilere çekilerek birikiyordu. Uzaktan bakanlara doğal su birikintisiyle oluşan göl görünümünü veriyordu.
Burası Karadeniz'di. Yazın gündüz sıcaklığı yakıcı olsa da, geceleri insana ceket giydirecek kadar soğuk oluyordu. Ağaçların yapraklarına ve yerdeki otların üzerine nemli havanın geceden indirdiği çiy, doğanın yüzeyini yağmur yağmışçasına tümden ıslatıyordu.
Güneş, bu çiy damlaalrının meydana getirdiği ıslaklığa vurunca ağu ağacı gibi geniş yapraklarının yüzeyi yakamozlaşıyor, göz kamaştırıcı bir güzellik oluşturuyordu. Güneş yükseldikçe ve ısı arttıkça yerdeki çiy damlacıkları buharlaşıp yoğun bir sis ve bulutlaşma oluşturuyordu. Yerdeki sıcaklığın oranına ve güneşin sıcaklık derecesine göre oluşan sisin durumu da değişiyordu. Bazen çok kalın bir perde olup havanın sıcaklığından yavaş yavaş derin vadilere çekilerek birikiyordu. Uzaktan bakanlara doğal su birikintisiyle oluşan göl görünümünü veriyordu.