Ruhuyla bedeni uyumsuz gibi geliyordu sanki Osman'a. Ayakları büyüyüp, ayakkabılarına olmayan çocuk gibi, bedeni ruhuna hep küçük geliyor, bu da acı veriyordu. Bu tür durumlarda da deyiş ve türkülere sığınıp bağlamanın tellerinden yükselen melodi esintilerine ruhundaki sıkıntıları savurarak kurtulmaya çabalıyordu. Osman'ın en çok dinlediği türküydü “Sarı Gelin”. Kimdi bu “Sarı Gelin”?
İçi boşalmış bir teneke kutu gibiydi Osman. Yerinden kalkıyor, anahtarını ve montunu alıyor, evden çıkıyor. Yağmur damlaları bina giriş kapsının pencere camlarına çarpıyor. Cama çarpan her damla sanki bir hece gibi “Gloria Gloria” diye bir ritim, garip bir melodi ile toprağa ninni söylüyor sanki. Sanki bu ninniyi de bir tek Osman duyuyor. “Ne tuhaf bir duygu bu Tanrım!” diye içinden geçiriyor Osman.
Gözlerinde okyanustan resim, zihninde bir isim; Gloria. Her şey nasıl da karma karış böyle.
Ruhuyla bedeni uyumsuz gibi geliyordu sanki Osman'a. Ayakları büyüyüp, ayakkabılarına olmayan çocuk gibi, bedeni ruhuna hep küçük geliyor, bu da acı veriyordu. Bu tür durumlarda da deyiş ve türkülere sığınıp bağlamanın tellerinden yükselen melodi esintilerine ruhundaki sıkıntıları savurarak kurtulmaya çabalıyordu. Osman'ın en çok dinlediği türküydü “Sarı Gelin”. Kimdi bu “Sarı Gelin”?
İçi boşalmış bir teneke kutu gibiydi Osman. Yerinden kalkıyor, anahtarını ve montunu alıyor, evden çıkıyor. Yağmur damlaları bina giriş kapsının pencere camlarına çarpıyor. Cama çarpan her damla sanki bir hece gibi “Gloria Gloria” diye bir ritim, garip bir melodi ile toprağa ninni söylüyor sanki. Sanki bu ninniyi de bir tek Osman duyuyor. “Ne tuhaf bir duygu bu Tanrım!” diye içinden geçiriyor Osman.
Gözlerinde okyanustan resim, zihninde bir isim; Gloria. Her şey nasıl da karma karış böyle.