Yahudiler ve Araplar. Günümüz Ortadoğusunun iki önemli aktörü. İki halkın milattan önceki dönemlerde başlayıp günümüze uzanan 3.000 yıllık sosyal, kültürel, dinî ve siyasî ilişkileri ilk kez böylesine sistematik bir şekilde elinizdeki kitapta ele alınıyor. Samî ırk anlayışını efsane olarak niteleyen yazar, Yahudilerin ve Arapların amcaoğulları olduğu şeklindeki bugüne kadar genel kabul gören anlayışı sarsıyor ve yeni bir izah getiriyor.
İslam'dan sonra yeni ve günümüzde farklı bir boyut kazanan ilişkiler yumağı mukayeseli olarak ele alınıyor. Dönemin iki güçlü devleti altında ezilen Yahudilerin, İslam fetihlerini mesihî bir coşkuyla karşılamaları, çok geçmeden de yeni kültürle yoğrulup İslam idaresinin engin hoşgörüsü altında tarım toplumundan ticaret ve meslek erbabı sınıfına dönüşümü; Müslümanların altın çağı olan Ortaçağ İslam medeniyetiyle yeni bir kültürel canlanma ile bu medeniyete belli oranda katkıları; başta şiir ve dil olmak üzere belli ilim dallarında Müslüman komşuları gibi hummalı faaliyetleri; İslam etkisiyle yükselen bir Yahudi felsefesi; hukuk, ibadet ve kadınların her iki dindeki benzer konumu; fetihlerden esinlenerek girişilen mesihî hareketler ve 19. asırla beraber yaşanan müşterek gerileme ve çöküş; nihayet İsrail devletiyle başlayan savaş süreci ve bunun hem Yahudi hem de Arap halklarındaki edebî, siyasî ve psikolojik yankıları.
Bütün bunlar İsrail'de İslamiyat araştırmalarının kurucusu ve İslam ülkeleri Yahudilerinin tarih ve kültür araştırmalarının öncüsü kabul edilen bir uzmanı tarafından örnekleriyle anlaşılır bir üslupla anlatılıyor.
Yahudiler ve Araplar. Günümüz Ortadoğusunun iki önemli aktörü. İki halkın milattan önceki dönemlerde başlayıp günümüze uzanan 3.000 yıllık sosyal, kültürel, dinî ve siyasî ilişkileri ilk kez böylesine sistematik bir şekilde elinizdeki kitapta ele alınıyor. Samî ırk anlayışını efsane olarak niteleyen yazar, Yahudilerin ve Arapların amcaoğulları olduğu şeklindeki bugüne kadar genel kabul gören anlayışı sarsıyor ve yeni bir izah getiriyor.
İslam'dan sonra yeni ve günümüzde farklı bir boyut kazanan ilişkiler yumağı mukayeseli olarak ele alınıyor. Dönemin iki güçlü devleti altında ezilen Yahudilerin, İslam fetihlerini mesihî bir coşkuyla karşılamaları, çok geçmeden de yeni kültürle yoğrulup İslam idaresinin engin hoşgörüsü altında tarım toplumundan ticaret ve meslek erbabı sınıfına dönüşümü; Müslümanların altın çağı olan Ortaçağ İslam medeniyetiyle yeni bir kültürel canlanma ile bu medeniyete belli oranda katkıları; başta şiir ve dil olmak üzere belli ilim dallarında Müslüman komşuları gibi hummalı faaliyetleri; İslam etkisiyle yükselen bir Yahudi felsefesi; hukuk, ibadet ve kadınların her iki dindeki benzer konumu; fetihlerden esinlenerek girişilen mesihî hareketler ve 19. asırla beraber yaşanan müşterek gerileme ve çöküş; nihayet İsrail devletiyle başlayan savaş süreci ve bunun hem Yahudi hem de Arap halklarındaki edebî, siyasî ve psikolojik yankıları.
Bütün bunlar İsrail'de İslamiyat araştırmalarının kurucusu ve İslam ülkeleri Yahudilerinin tarih ve kültür araştırmalarının öncüsü kabul edilen bir uzmanı tarafından örnekleriyle anlaşılır bir üslupla anlatılıyor.