Saydam bir yalnızlığın gölgesinde, güneşi arayan meçhul bir yolcuyum. Çöllere gebe muradım ne yapsam teskin olmuyor. Her anım buhran dolu, her dakikam saniyeleri asırlar bilen kâbusların karmaşık tünelinde kol geziyor. Serseri yanımı keşfetmek için İstanbul'u arşınlıyorum da, içimdeki doyumsuzluğun tepinişlerini durduramıyorum. Koynumda beslediğim aşk, zehirli bir sarmaşık gibi bütün bedenimi dolaşıyor. Ömrümün en kuytu noktalarından binlerce keder devşiriyorum. Öylesine büyük bir boşluğun lodosuna vurulmuşum ki, ruhumun hicranına olan seyahatim, zeminsiz rolleri benliğime hapsediyor. Ne yapsam, ah ne yapsam? Dişlerimi etime geçirsem, acıyı yüreğimden vücuduma kaynak yapsam, belki de içimdeki ıstırap ateşini ancak söndürebilirim. Mümkün olmayan düşüncelerin anbean belleğimi kemirmesi karşısında, çaresiz bir divaneyim. Korkularım peşimde gezinen hayalet. Sevinçlerim, zaten yok bir mazinin perişan sayfalarında tükenmiş hâlde mahzun, gülümsüyor. Galibi olmayan benlik mücadelesinin ne zaman biteceği meçhul menziline yürüyüşüm, manevi bütün ahvalimi söndürmüş, bir o yana bir bu yana çalkalanıp duruyor. Ölüm keskin bir jilet olsa da alıverse damarlarımdaki kanın can veren gezintisini. Belki bir garip çingenenin falında dökülen gelecek bilmecesi. Belki bir isimsiz yolcunun belirsiz yolculuğu…
Saydam bir yalnızlığın gölgesinde, güneşi arayan meçhul bir yolcuyum. Çöllere gebe muradım ne yapsam teskin olmuyor. Her anım buhran dolu, her dakikam saniyeleri asırlar bilen kâbusların karmaşık tünelinde kol geziyor. Serseri yanımı keşfetmek için İstanbul'u arşınlıyorum da, içimdeki doyumsuzluğun tepinişlerini durduramıyorum. Koynumda beslediğim aşk, zehirli bir sarmaşık gibi bütün bedenimi dolaşıyor. Ömrümün en kuytu noktalarından binlerce keder devşiriyorum. Öylesine büyük bir boşluğun lodosuna vurulmuşum ki, ruhumun hicranına olan seyahatim, zeminsiz rolleri benliğime hapsediyor. Ne yapsam, ah ne yapsam? Dişlerimi etime geçirsem, acıyı yüreğimden vücuduma kaynak yapsam, belki de içimdeki ıstırap ateşini ancak söndürebilirim. Mümkün olmayan düşüncelerin anbean belleğimi kemirmesi karşısında, çaresiz bir divaneyim. Korkularım peşimde gezinen hayalet. Sevinçlerim, zaten yok bir mazinin perişan sayfalarında tükenmiş hâlde mahzun, gülümsüyor. Galibi olmayan benlik mücadelesinin ne zaman biteceği meçhul menziline yürüyüşüm, manevi bütün ahvalimi söndürmüş, bir o yana bir bu yana çalkalanıp duruyor. Ölüm keskin bir jilet olsa da alıverse damarlarımdaki kanın can veren gezintisini. Belki bir garip çingenenin falında dökülen gelecek bilmecesi. Belki bir isimsiz yolcunun belirsiz yolculuğu…