Asıl adı (Mehmed Abdülkâdir Keçeoğlu 1887-1962) Yaman Dede Kayserinin Talas ilçesinde dünyaya gelmiştir.Aslen gayr-i Müslim bir ailenin ferdi iken bilahere fıtratında zaten var olan İslâmiyetle müşerref olmuştur.İçinde bulunduğu şartlar gereği uzun zaman Müslüman olduğunu gizliyen Yaman Dede,Hukuk tahsilini müteakiben bir yandan maişet için çalışırken,bir yandan da Galata Mevlevihânesi'nde Ahmed Celaleddin ve Ahmed Remzi Dede'lerden Mesnevî dersleri almış,uzun yıllar sessiz bir volkan gibi kaynayıp duran imanını dili ile ikrarla âşikar etmiş ve hayatını büyük bir aşkla İslâmın hizmetine adamıştır…Elinizdeki eser;son devrin bu mümtaz gönül ehlinin müstesna hayatından kesitler sunmakta olup,cennetmekân merhumun şiirleri,konferansları,konuşmaları,edebiyat ve tasavvuf harikası mektublarının yanı sıra öğrenci ve dostlarının kendisiyle ilgili hatıralarından müteşekkildir…Yâ Selâm!...
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallâh
Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Resûlallâh
Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Resûlallâh
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Yanan kalbe devâsın sen bulunmaz bir şifâsın sen
Muazzam bir sehâsın sen dilersen reh-nümâsın sen
Habîb-i Kibriyâsın sen Muhammed Mustafâ'sın sen
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Gül açmaz çağlayan akmaz İlâhî nûrun olmazsa
Söner âlem nefes kalmaz felek manzûrun olmazsa
Firâk ağlar visâl ağlar ezel mestûrun olmazsa
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Erir cânlar o gül-bûy-ı revân-bahşın hevâsından
Güneş titrer yanar dîdârının bak ihtirâsından
Perîşân bir niyâz inler hayâtın müntehâsından
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Susuz kalsam yanan çöllerde cân versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda ummanlardan nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Ne devletdir yumup aşkınla göz râhında cân vermek
Nasîb olmaz mı Sultânım haremgâhında cân vermek
Sönerken gözlerim âsân olur âhında cân vermek
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Boynu büktüm perîşânım bu derdin sende tedbîri
Lebim kavruldu âteşden döner pâyinde tezkîri
Ne dem gönlüm murâd eylerse taltîf eyle Kıtmîr'i
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Asıl adı (Mehmed Abdülkâdir Keçeoğlu 1887-1962) Yaman Dede Kayserinin Talas ilçesinde dünyaya gelmiştir.Aslen gayr-i Müslim bir ailenin ferdi iken bilahere fıtratında zaten var olan İslâmiyetle müşerref olmuştur.İçinde bulunduğu şartlar gereği uzun zaman Müslüman olduğunu gizliyen Yaman Dede,Hukuk tahsilini müteakiben bir yandan maişet için çalışırken,bir yandan da Galata Mevlevihânesi'nde Ahmed Celaleddin ve Ahmed Remzi Dede'lerden Mesnevî dersleri almış,uzun yıllar sessiz bir volkan gibi kaynayıp duran imanını dili ile ikrarla âşikar etmiş ve hayatını büyük bir aşkla İslâmın hizmetine adamıştır…Elinizdeki eser;son devrin bu mümtaz gönül ehlinin müstesna hayatından kesitler sunmakta olup,cennetmekân merhumun şiirleri,konferansları,konuşmaları,edebiyat ve tasavvuf harikası mektublarının yanı sıra öğrenci ve dostlarının kendisiyle ilgili hatıralarından müteşekkildir…Yâ Selâm!...
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallâh
Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Resûlallâh
Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Resûlallâh
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Yanan kalbe devâsın sen bulunmaz bir şifâsın sen
Muazzam bir sehâsın sen dilersen reh-nümâsın sen
Habîb-i Kibriyâsın sen Muhammed Mustafâ'sın sen
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Gül açmaz çağlayan akmaz İlâhî nûrun olmazsa
Söner âlem nefes kalmaz felek manzûrun olmazsa
Firâk ağlar visâl ağlar ezel mestûrun olmazsa
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Erir cânlar o gül-bûy-ı revân-bahşın hevâsından
Güneş titrer yanar dîdârının bak ihtirâsından
Perîşân bir niyâz inler hayâtın müntehâsından
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Susuz kalsam yanan çöllerde cân versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda ummanlardan nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Ne devletdir yumup aşkınla göz râhında cân vermek
Nasîb olmaz mı Sultânım haremgâhında cân vermek
Sönerken gözlerim âsân olur âhında cân vermek
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Boynu büktüm perîşânım bu derdin sende tedbîri
Lebim kavruldu âteşden döner pâyinde tezkîri
Ne dem gönlüm murâd eylerse taltîf eyle Kıtmîr'i
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh