Biyoteknoloji alanında yaşanan gelişmeler sayesinde, yıllarca çözüme ulaştırılamayan bazı rahatsızlıkların tanısı ve tedavisi hususunda birçok kolaylık sağlanmıştır. Bu gelişmeler arasında yer alan üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinin önemi ise yadsınamayacak kadar büyüktür. Üremeye yardımcı tedavi yöntemleri ile erkek ve kadının üreme hücreleri, tıbbi müdahaleyle birleştirilerek, farklı nedenlerle çocuk sahibi olamayan kişilerin, yapay yöntemlerle çocuk sahibi olmasına yardımcı olunmaktadır. Bu umut verici gelişme zamanla; preimplantasyon genetik tanı testleri, sperm bankaları, yumurta/embriyo bağışları, taşıyıcı annelik, kök hücre çalışmaları, klonlama gibi kavramların da ortaya çıkmasına neden olmuş ve sadece soybağı anlamında değil, biyoetik anlamda da bazı tartışmaları beraberinde getirmiştir. Söz konusu eser, bu kavramları Medeni Hukuk ve Karşılaştırmalı Hukuk kapsamında açıklamaya çalışarak, soybağı ile biyoetik açıdan oluşabilecek sorunları ve bu sorunlara yönelik çözümcül görüşleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında irdelemektedir.
Biyoteknoloji alanında yaşanan gelişmeler sayesinde, yıllarca çözüme ulaştırılamayan bazı rahatsızlıkların tanısı ve tedavisi hususunda birçok kolaylık sağlanmıştır. Bu gelişmeler arasında yer alan üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinin önemi ise yadsınamayacak kadar büyüktür. Üremeye yardımcı tedavi yöntemleri ile erkek ve kadının üreme hücreleri, tıbbi müdahaleyle birleştirilerek, farklı nedenlerle çocuk sahibi olamayan kişilerin, yapay yöntemlerle çocuk sahibi olmasına yardımcı olunmaktadır. Bu umut verici gelişme zamanla; preimplantasyon genetik tanı testleri, sperm bankaları, yumurta/embriyo bağışları, taşıyıcı annelik, kök hücre çalışmaları, klonlama gibi kavramların da ortaya çıkmasına neden olmuş ve sadece soybağı anlamında değil, biyoetik anlamda da bazı tartışmaları beraberinde getirmiştir. Söz konusu eser, bu kavramları Medeni Hukuk ve Karşılaştırmalı Hukuk kapsamında açıklamaya çalışarak, soybağı ile biyoetik açıdan oluşabilecek sorunları ve bu sorunlara yönelik çözümcül görüşleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında irdelemektedir.