Ferruhzad'ın şiiri "karanlık ayet'tir. Fakat bu "karanlık ayet'in ardında başka bir anlam daha yatmaktadır: Varlık = karanlık ayet. tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir seni, kendinde tekrarlayarak çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek Ferruhzad'ın şiiri, onun varlık evidir. Heideger'in "dil varlığın evidir" sözü daha onun kulağına değmeden önce, Ferruhzad'ın şiiri gerçekte onun varlık evi olmuştur. Böylesi bir dilin ancak şiirle uygunluğu olur. Ferruhzad gerçekte onu almış, kucaklamış, ve onu sonsuz gelişime, yinelenmeye, çiçeklenmeye ve yeşermeye götürmüş, onu ağaca ve suya ve ateşe aşılamıştır. Ferruhzad dili, sevgiliyi, şiiri ve yaşamı birlikte doğruyor. Dile analık yapmadığımız sürece şairlik adını hak edemeyiz. İlk kitaplarında dışardan şiir söyleyen Furuğ, cinsel ve tensel ve görünüşte koyu lirik şiirleriyle bile, şimdi yeni sevgilinin varlığında, hem sevgili, hem şiir, hem varlık ve hem dili birlikte doğuruyor. Gerçekte Kamiyar'ın yokluğundan o denli acılar çeken Ferruhzad, o azgetirmeden, o Derida'sal yokluktan, gerçekte, o yokluk ve eksikliği ozansal bir yolla telafi etmek bir yana, onun yerine daha büyük kültürel halefi yaratıyor; o halef, kadınsal şiir kültürüdür. Ve de bu doğuştan haberli olarak o, tam bir kendine yetme ve yetkinliğe doğru hareket ediyor. Dışsal "gönderiye", doğal aşka, dıştaki Golestan'a, vuslat dürtüsünü buluncaya kadar gereksinimi var; kendisi ile şiirle vuslat... ey tanrı ey ölüme bulaşmış gizemli kahkaha ne yazık ki sana yabancıdır benim ağlamalarım ben sana kafir, sana münkir sana asi sana inat işte şeytan benim tanrım
Ferruhzad'ın şiiri "karanlık ayet'tir. Fakat bu "karanlık ayet'in ardında başka bir anlam daha yatmaktadır: Varlık = karanlık ayet. tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir seni, kendinde tekrarlayarak çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek Ferruhzad'ın şiiri, onun varlık evidir. Heideger'in "dil varlığın evidir" sözü daha onun kulağına değmeden önce, Ferruhzad'ın şiiri gerçekte onun varlık evi olmuştur. Böylesi bir dilin ancak şiirle uygunluğu olur. Ferruhzad gerçekte onu almış, kucaklamış, ve onu sonsuz gelişime, yinelenmeye, çiçeklenmeye ve yeşermeye götürmüş, onu ağaca ve suya ve ateşe aşılamıştır. Ferruhzad dili, sevgiliyi, şiiri ve yaşamı birlikte doğruyor. Dile analık yapmadığımız sürece şairlik adını hak edemeyiz. İlk kitaplarında dışardan şiir söyleyen Furuğ, cinsel ve tensel ve görünüşte koyu lirik şiirleriyle bile, şimdi yeni sevgilinin varlığında, hem sevgili, hem şiir, hem varlık ve hem dili birlikte doğuruyor. Gerçekte Kamiyar'ın yokluğundan o denli acılar çeken Ferruhzad, o azgetirmeden, o Derida'sal yokluktan, gerçekte, o yokluk ve eksikliği ozansal bir yolla telafi etmek bir yana, onun yerine daha büyük kültürel halefi yaratıyor; o halef, kadınsal şiir kültürüdür. Ve de bu doğuştan haberli olarak o, tam bir kendine yetme ve yetkinliğe doğru hareket ediyor. Dışsal "gönderiye", doğal aşka, dıştaki Golestan'a, vuslat dürtüsünü buluncaya kadar gereksinimi var; kendisi ile şiirle vuslat... ey tanrı ey ölüme bulaşmış gizemli kahkaha ne yazık ki sana yabancıdır benim ağlamalarım ben sana kafir, sana münkir sana asi sana inat işte şeytan benim tanrım