Her soruya hayat değiştirici müthiş bir cevap arama alışkanlığının şimdiki örneklerinden biri; yaratıcı yazarlık ya da kısmen daha mantıklı ve az iddialı ismiyle yaratıcı yazma. Gereksiz anlarda kullanılan ve ticarileşen diğer kavramlar gibi o da artık ortaya çıktığı zamandaki anlamının epey uzağında bir yerlerde. Yazmak için bir formül önerisi olmak yerine, kişideki yazma isteğini teşvik etmek yada kafasının içindekilere daha önce bakmadığı bir yerden bakabilmesini sağlamak için kullanıldığında ise tek tipleşmemiş, sürprizli sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bu kitap da bazı deneylerin sonucu olarak ortaya çıkan “akışkan” sonuçları barındırıyor.
Metinlerin bir arada oluşunu kısa ve direkt bir biçimde açıklamak gerekirse bence “zihindeki malzemeyi yeniden keşfetme haritası” diyebiliriz. Yazmak için beynimizin daha önce kullanmadığımız bir noktasından hareket edip “kural” denen şeyin aslında ne kadar esnetilebilir olduğunu ve tekniğin barındırdığı espriyi fark etmek kitap sonunda akılda kalacak en güzel iki şey olabilir.
Kitabın en iz bırakıcı temalarından biri kendiliğinden ve çabasız gerçekleşenin değeri. Böyleymiş gibi görünmenin değil, gerçek anlamda “ortaya çık(ar)ma”nın zorluğu. Biraz daha ileri gidip tüm uğraşın sadece buna ulaşmak için olduğunu da söyleyebiliriz, o da bir olasılık.
Şiir ve düzyazı arasındaki olasılıkları görmek için kitaba şiirle başlayıp sıralanan teknikleri, türleri ve şiirin bambaşka yollarını görüp düzyazıya adım atar gibi oluyoruz. Donald Revell'in kitabın son kısmında ortaya çıkacak sözüne bir hazırlık gibi: “Şair başka ne olursa olsun, bir yaratıcı yazar değildir.” Ardından düzyazı tekniklerini ve farklı sanat dallarının düzyazıya aktarılabilecek yöntemlerini birçok farklı isimden okuyoruz. Ginsberg'in, her biri altında bambaşka isimlerle paylaşılma ihtimali olan zihin yazım sloganları derlemesi ve anlamdışı yazın sürprizinden sonra, “bu noktaya kadar okuduklarınızı unutabilirsiniz” diyen otomatik yazın metinleri ile deneylere son veriyoruz.
Kerouac'ın doğal düzyazının ana hatlarını anlatırken dediği gibi: Hikâyeleri anlatmak ve anlatının akışkan deneyime katılmasına imkân sağlamak için yeni yollar keşfetmeliyiz.
Kitaptaki tekniklere şimdiden hazırlanmak için de kitap hazır elinizdeyken gözlerinizi kapatın ve içinde neler olabileceğini uzun uzun düşünün sonra bunları aklınızdan silerek okumaya başlayın.
Her soruya hayat değiştirici müthiş bir cevap arama alışkanlığının şimdiki örneklerinden biri; yaratıcı yazarlık ya da kısmen daha mantıklı ve az iddialı ismiyle yaratıcı yazma. Gereksiz anlarda kullanılan ve ticarileşen diğer kavramlar gibi o da artık ortaya çıktığı zamandaki anlamının epey uzağında bir yerlerde. Yazmak için bir formül önerisi olmak yerine, kişideki yazma isteğini teşvik etmek yada kafasının içindekilere daha önce bakmadığı bir yerden bakabilmesini sağlamak için kullanıldığında ise tek tipleşmemiş, sürprizli sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bu kitap da bazı deneylerin sonucu olarak ortaya çıkan “akışkan” sonuçları barındırıyor.
Metinlerin bir arada oluşunu kısa ve direkt bir biçimde açıklamak gerekirse bence “zihindeki malzemeyi yeniden keşfetme haritası” diyebiliriz. Yazmak için beynimizin daha önce kullanmadığımız bir noktasından hareket edip “kural” denen şeyin aslında ne kadar esnetilebilir olduğunu ve tekniğin barındırdığı espriyi fark etmek kitap sonunda akılda kalacak en güzel iki şey olabilir.
Kitabın en iz bırakıcı temalarından biri kendiliğinden ve çabasız gerçekleşenin değeri. Böyleymiş gibi görünmenin değil, gerçek anlamda “ortaya çık(ar)ma”nın zorluğu. Biraz daha ileri gidip tüm uğraşın sadece buna ulaşmak için olduğunu da söyleyebiliriz, o da bir olasılık.
Şiir ve düzyazı arasındaki olasılıkları görmek için kitaba şiirle başlayıp sıralanan teknikleri, türleri ve şiirin bambaşka yollarını görüp düzyazıya adım atar gibi oluyoruz. Donald Revell'in kitabın son kısmında ortaya çıkacak sözüne bir hazırlık gibi: “Şair başka ne olursa olsun, bir yaratıcı yazar değildir.” Ardından düzyazı tekniklerini ve farklı sanat dallarının düzyazıya aktarılabilecek yöntemlerini birçok farklı isimden okuyoruz. Ginsberg'in, her biri altında bambaşka isimlerle paylaşılma ihtimali olan zihin yazım sloganları derlemesi ve anlamdışı yazın sürprizinden sonra, “bu noktaya kadar okuduklarınızı unutabilirsiniz” diyen otomatik yazın metinleri ile deneylere son veriyoruz.
Kerouac'ın doğal düzyazının ana hatlarını anlatırken dediği gibi: Hikâyeleri anlatmak ve anlatının akışkan deneyime katılmasına imkân sağlamak için yeni yollar keşfetmeliyiz.
Kitaptaki tekniklere şimdiden hazırlanmak için de kitap hazır elinizdeyken gözlerinizi kapatın ve içinde neler olabileceğini uzun uzun düşünün sonra bunları aklınızdan silerek okumaya başlayın.