Kitabımızın ilk baskısı yayınlandıktan çok kısa bir süre sonra yoğun bir talep görmüş ve hızla tükenmiştir. Yayınevi ve okuyuculardan gelen talep üzerine öncelikle talebi karşılayabilmek için yeniden baskı yapılması düşünülmüş, ancak salt yoğun talebi karşılamak uğruna tıpkı yeni basım yerine daha iyiye, daha güzele ulaşmak ümidiyle bir kısım düzeltmelerin yapılması, konuların zenginleştirilmesi derken adeta yeni bir kitap sayılabilecek düzeyde kapsamlı değişiklikler, ilaveler, konu ve içtihat zenginliği oluşmuştur.
Bu kapsamda öncelikle ilk baskının yayına hazırlandığı sırada gündemde olan 7101 sayılı Kanun 15.03.2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanun değişikliği ile ülkemizde uzun yıllar boyunca tartışmalı ve yoğun bir şekilde uygulanan “İflasın Ertelenmesi” talepleri yerini çok kapsamlı değişiklikler geçiren “Konkordato” taleplerine terk etmiştir.
Nitekim, 7101 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile 2004/ sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 179. maddesi değiştirilmiş ve iflasın ertelenmesi müessesesi yürürlükten kaldırılmıştır. Aynı Kanun'un 4. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 285 ve devamı maddeleri önemli ölçüde değiştirilmiş, mevcut düzenlemelere ek fıkralar getirilmiş, yeni maddeler ihdas edilmiş ve bir kısım düzenleme de eski haline göre değiştirilmiştir.
İflasın ertelenmesi taleplerinde ihtiyati tedbirlerin ne kadar geniş bir yer tuttuğu ne kadar tartışıldığı ne kadar çok sonuca etkili olduğu, hatta bu taleplerin kendisinin borca batık, başka bir ifadeyle, iflas aşamasında olan sermaye şirketleri ve kooperatiflerin mali açıdan iyileşmesini sağlayan bir tür ihtiyati tedbir olduğu akademisyen ve uygulayıcıların malumudur.
7101 sayılı Kanun ile artık “Konkordato” kurumu endeksli yeni bir dönem başlamış, bu yeni dönemde de konkordato sürecinde gerek ihtiyati tedbir gerekse diğer muhafaza tedbirleri geniş bir uygulama alanı bulmuştur. İşte bu uygulamanın sonuçlarının görülebilmesi, emsal karar örneklerinin incelenerek yeni döneme ilişkin uygulama sonuçları değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmalar yapıldığı sırada bu kez 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda 7251 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler 28.07.2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
7251 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 391. maddesi değiştirilerek kitabımızın ilk baskısında eleştiri konusu yaptığımız ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesi halinde dahi ret kararının gerekçelerinin gösterilmesi ile yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı da aleyhine tedbir kararı verilen tarafın kanun yoluna başvurma imkanının getirilmesi; 41. madde ile 393. madde değiştirilerek karara tefhim yanında tebliğ tarihinden itibaren kanun yoluna başvurma imkanının getirilmesi; 42. madde ile değiştirilen 394. madde hükmü ile ihtiyati tedbire itirazı inceleyecek mahkeme konusunda, esas hakkında dava açıldıktan sonra itiraz hakkında bu davaya bakan mahkemece karar verileceğine ilişkin hükmün getirilmesi; 43. madde ile değiştirilen 398. madde düzenlemesi ile ihtiyati tedbir kararına uyulmaması halinde şikayet süresi, görevli ve yetkili mahkeme, şikayet ve yargılama usulü ile itiraz ve itirazı inceleyecek merci, kararın kesinleşmesi ve infazına ilişkin düzenlemeler yapılarak kanuni boşlukların doldurulması kitabımızın ilk baskısında önemle üzerinde durduğumuz değişiklikler, uygulamada yaşanan sorunlara çözüm noktasında önemli katkı sağlayabileceğinden, bu değişikliklerin kitabımızın ilk baskısında önerilen değişiklikler olması da sevindirici bulunmuştur. Bu konuda kanun tasarısını hazırlayan Bilim Kurulu, Adalet Bakanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne teşekkürü bir borç biliyoruz.
Kısaca yaşanan sürecin özeti, aslında kitabımızın yeni baskısını heyecanla bekleyen değerli okuyucularımıza gecikmemizin neden kaynaklandığına ilişkin mazeretlerimizin de arzı niteliğindedir. Ancak, durum sadece bundan ibaret değildir. Kitabımızın ilk baskısında henüz bir yılını yeni doldurmuş Bölge Adliye Mahkemeleri'nin geçici hukuki korumalara ilişkin karar örnekleri sayıca az iken bu kez altı binden fazla karar örneği incelenerek tekrar niteliğinde olmayan ve uygulamayı yansıtan kararlar taranarak, bu kararlardan olumlu örnekler yanında kanunun amacına, tarafların hak ve menfaatlerine uygun olmadığını düşündüğümüz bir kısım karar da eleştiri konusu yapılarak kitabımıza alınmıştır.
Bilindiği üzere, geçici hukuki korumalarla ilgili verilen kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-f bendi gereğince temyize tabi olmadığından ülke genelinde yeknesak bir uygulama ve içtihat birliği sağlanması noktasında Yargıtay'ın bir işlev görmesi söz konusu olmamıştır. İşte bu noktada, maalesef uygulamada çok yaygın bir şekilde gözlemlediğimiz isabetsiz kararların en aza indirgenmesi, eleştirilerin gerekçelerinin açıklanması ve kanuni dayanaklarının gösterilmesi işlevi akademisyen ve yazarlara kalmaktadır. Kararlara yer verilirken, kişisel verilerin korunmasına son derece özen gösterilmekle beraber yapılan eleştirilerin hukuka uygun kararların çıkması dışında bir amacının olmadığını önemle belirtmek isterim.
Esasen, bir yazar olarak, her türlü eleştiriye açık olduğumuzun bilinmesi, savunduğumuz görüşlerin mutlak doğruyu yansıttığı konusunda bir iddiamızın olmadığının, yapılacak eleştiri ve önerilerin de inşallah ileride yapılacak yeni baskılarda dikkate alacağımızın bilinmesini takdirlerinize sunuyoruz.
Sözün başında da belirttiğim gibi bu kitap ikinci baskının ötesinde tamamı gözden geçirilmiş, kapsamlı değişiklik ve ilaveler yapılmış, adeta yeni bir kitaptır. Bu bakımdan, sadece içtihat sayısı bakımından zenginleştirilmekle veya kanuni değişikler dikkate alınmakla kalınmamış, niteliği tartışmalı konular, örneğin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 76. maddesi kapsamında geçici ödemeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1010 ve 1011. maddesi kapsamında verilen şerhlerle yeri geldikçe konu içerisinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında ihtiyati haciz, ayrı ve geniş bir başlık olarak aynı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenen konkordato tedbirlerine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun gemilere ilişkin ihtiyati haciz kararları, HMK ve MÖHUK'ta sözü geçen tahkim ve yabancılık unsuru içeren ihtilaflarda geçici hukuki koruma tedbirlerine kitabımızda yer verilmiştir. Bu sayede şüphesiz eksik yanları olmakla birlikte, kitabın, alanındaki tüm konuları kapsamına alması amaçlanmıştır. Bu eksiklikler konusunda önerilere açık olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz.
Kitabımızın ilk baskısı yayınlandıktan çok kısa bir süre sonra yoğun bir talep görmüş ve hızla tükenmiştir. Yayınevi ve okuyuculardan gelen talep üzerine öncelikle talebi karşılayabilmek için yeniden baskı yapılması düşünülmüş, ancak salt yoğun talebi karşılamak uğruna tıpkı yeni basım yerine daha iyiye, daha güzele ulaşmak ümidiyle bir kısım düzeltmelerin yapılması, konuların zenginleştirilmesi derken adeta yeni bir kitap sayılabilecek düzeyde kapsamlı değişiklikler, ilaveler, konu ve içtihat zenginliği oluşmuştur.
Bu kapsamda öncelikle ilk baskının yayına hazırlandığı sırada gündemde olan 7101 sayılı Kanun 15.03.2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanun değişikliği ile ülkemizde uzun yıllar boyunca tartışmalı ve yoğun bir şekilde uygulanan “İflasın Ertelenmesi” talepleri yerini çok kapsamlı değişiklikler geçiren “Konkordato” taleplerine terk etmiştir.
Nitekim, 7101 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile 2004/ sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 179. maddesi değiştirilmiş ve iflasın ertelenmesi müessesesi yürürlükten kaldırılmıştır. Aynı Kanun'un 4. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 285 ve devamı maddeleri önemli ölçüde değiştirilmiş, mevcut düzenlemelere ek fıkralar getirilmiş, yeni maddeler ihdas edilmiş ve bir kısım düzenleme de eski haline göre değiştirilmiştir.
İflasın ertelenmesi taleplerinde ihtiyati tedbirlerin ne kadar geniş bir yer tuttuğu ne kadar tartışıldığı ne kadar çok sonuca etkili olduğu, hatta bu taleplerin kendisinin borca batık, başka bir ifadeyle, iflas aşamasında olan sermaye şirketleri ve kooperatiflerin mali açıdan iyileşmesini sağlayan bir tür ihtiyati tedbir olduğu akademisyen ve uygulayıcıların malumudur.
7101 sayılı Kanun ile artık “Konkordato” kurumu endeksli yeni bir dönem başlamış, bu yeni dönemde de konkordato sürecinde gerek ihtiyati tedbir gerekse diğer muhafaza tedbirleri geniş bir uygulama alanı bulmuştur. İşte bu uygulamanın sonuçlarının görülebilmesi, emsal karar örneklerinin incelenerek yeni döneme ilişkin uygulama sonuçları değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmalar yapıldığı sırada bu kez 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda 7251 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler 28.07.2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
7251 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 391. maddesi değiştirilerek kitabımızın ilk baskısında eleştiri konusu yaptığımız ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesi halinde dahi ret kararının gerekçelerinin gösterilmesi ile yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı da aleyhine tedbir kararı verilen tarafın kanun yoluna başvurma imkanının getirilmesi; 41. madde ile 393. madde değiştirilerek karara tefhim yanında tebliğ tarihinden itibaren kanun yoluna başvurma imkanının getirilmesi; 42. madde ile değiştirilen 394. madde hükmü ile ihtiyati tedbire itirazı inceleyecek mahkeme konusunda, esas hakkında dava açıldıktan sonra itiraz hakkında bu davaya bakan mahkemece karar verileceğine ilişkin hükmün getirilmesi; 43. madde ile değiştirilen 398. madde düzenlemesi ile ihtiyati tedbir kararına uyulmaması halinde şikayet süresi, görevli ve yetkili mahkeme, şikayet ve yargılama usulü ile itiraz ve itirazı inceleyecek merci, kararın kesinleşmesi ve infazına ilişkin düzenlemeler yapılarak kanuni boşlukların doldurulması kitabımızın ilk baskısında önemle üzerinde durduğumuz değişiklikler, uygulamada yaşanan sorunlara çözüm noktasında önemli katkı sağlayabileceğinden, bu değişikliklerin kitabımızın ilk baskısında önerilen değişiklikler olması da sevindirici bulunmuştur. Bu konuda kanun tasarısını hazırlayan Bilim Kurulu, Adalet Bakanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne teşekkürü bir borç biliyoruz.
Kısaca yaşanan sürecin özeti, aslında kitabımızın yeni baskısını heyecanla bekleyen değerli okuyucularımıza gecikmemizin neden kaynaklandığına ilişkin mazeretlerimizin de arzı niteliğindedir. Ancak, durum sadece bundan ibaret değildir. Kitabımızın ilk baskısında henüz bir yılını yeni doldurmuş Bölge Adliye Mahkemeleri'nin geçici hukuki korumalara ilişkin karar örnekleri sayıca az iken bu kez altı binden fazla karar örneği incelenerek tekrar niteliğinde olmayan ve uygulamayı yansıtan kararlar taranarak, bu kararlardan olumlu örnekler yanında kanunun amacına, tarafların hak ve menfaatlerine uygun olmadığını düşündüğümüz bir kısım karar da eleştiri konusu yapılarak kitabımıza alınmıştır.
Bilindiği üzere, geçici hukuki korumalarla ilgili verilen kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-f bendi gereğince temyize tabi olmadığından ülke genelinde yeknesak bir uygulama ve içtihat birliği sağlanması noktasında Yargıtay'ın bir işlev görmesi söz konusu olmamıştır. İşte bu noktada, maalesef uygulamada çok yaygın bir şekilde gözlemlediğimiz isabetsiz kararların en aza indirgenmesi, eleştirilerin gerekçelerinin açıklanması ve kanuni dayanaklarının gösterilmesi işlevi akademisyen ve yazarlara kalmaktadır. Kararlara yer verilirken, kişisel verilerin korunmasına son derece özen gösterilmekle beraber yapılan eleştirilerin hukuka uygun kararların çıkması dışında bir amacının olmadığını önemle belirtmek isterim.
Esasen, bir yazar olarak, her türlü eleştiriye açık olduğumuzun bilinmesi, savunduğumuz görüşlerin mutlak doğruyu yansıttığı konusunda bir iddiamızın olmadığının, yapılacak eleştiri ve önerilerin de inşallah ileride yapılacak yeni baskılarda dikkate alacağımızın bilinmesini takdirlerinize sunuyoruz.
Sözün başında da belirttiğim gibi bu kitap ikinci baskının ötesinde tamamı gözden geçirilmiş, kapsamlı değişiklik ve ilaveler yapılmış, adeta yeni bir kitaptır. Bu bakımdan, sadece içtihat sayısı bakımından zenginleştirilmekle veya kanuni değişikler dikkate alınmakla kalınmamış, niteliği tartışmalı konular, örneğin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 76. maddesi kapsamında geçici ödemeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1010 ve 1011. maddesi kapsamında verilen şerhlerle yeri geldikçe konu içerisinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında ihtiyati haciz, ayrı ve geniş bir başlık olarak aynı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenen konkordato tedbirlerine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun gemilere ilişkin ihtiyati haciz kararları, HMK ve MÖHUK'ta sözü geçen tahkim ve yabancılık unsuru içeren ihtilaflarda geçici hukuki koruma tedbirlerine kitabımızda yer verilmiştir. Bu sayede şüphesiz eksik yanları olmakla birlikte, kitabın, alanındaki tüm konuları kapsamına alması amaçlanmıştır. Bu eksiklikler konusunda önerilere açık olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz.