Köprünün üstünden onun geldiğini görünce o an içinde kim bilir ne fırtınalar kopmuştu. O gözler yok mu o gözler. Hayatı boyunca böyle derin bakan gözleri hiç görmemişti taa o köprünün ortasında onu görene kadar. O yaz sıcağında onca kalabalığın arasında sanki bir tek onun varlığı etrafını sarmıştı. Teni sade, kokusu deniz. Zariflik mi dese, sadelik mi bilememişti o an. Gözlerinden geçmiş ile geleceği getirmişti kim bilir. Kaybolup gitmişti artık onların içinde eli kolu bağlı, bir taraftan denizin esintisi ile gelen üstü mavi ve kısa şortu ile o. Kalbine indirilen o keskin kılıç ile hayata haykırmak geldi içinden. Tek tesellisi onun varlığını, onu hissetmesiydi. Engel dinlemiyor yürek, hep umutlu hep hayal. Ellerini o ipek saçlarının arasında gezdirmesi, o narin ellerine dokunup sarılması, kalp atışlarını dinlemesi, gözlerinin içinde batışı sonsuzluğa dek. Bu hayatta ve bu hayattan sonra yüreğinin sahibi belli. Kader...
Köprünün üstünden onun geldiğini görünce o an içinde kim bilir ne fırtınalar kopmuştu. O gözler yok mu o gözler. Hayatı boyunca böyle derin bakan gözleri hiç görmemişti taa o köprünün ortasında onu görene kadar. O yaz sıcağında onca kalabalığın arasında sanki bir tek onun varlığı etrafını sarmıştı. Teni sade, kokusu deniz. Zariflik mi dese, sadelik mi bilememişti o an. Gözlerinden geçmiş ile geleceği getirmişti kim bilir. Kaybolup gitmişti artık onların içinde eli kolu bağlı, bir taraftan denizin esintisi ile gelen üstü mavi ve kısa şortu ile o. Kalbine indirilen o keskin kılıç ile hayata haykırmak geldi içinden. Tek tesellisi onun varlığını, onu hissetmesiydi. Engel dinlemiyor yürek, hep umutlu hep hayal. Ellerini o ipek saçlarının arasında gezdirmesi, o narin ellerine dokunup sarılması, kalp atışlarını dinlemesi, gözlerinin içinde batışı sonsuzluğa dek. Bu hayatta ve bu hayattan sonra yüreğinin sahibi belli. Kader...